The King
Deneyimli Üye
- Katılım
- 7 Eki 2020
- Mesajlar
- 303
- Tepki puanı
- 779
- Puanları
- 160
Bu sözü bir gece sabah 5'e doğruyken - tam da bu satırları yazdığım sırada olduğu gibi - korkunç bir buhran evresinde olduğum sırada bir anda yolumun ışıl ışıl olmasını sağlayan bir aydınlanma anını bana yaşatmıştı. Sözün 3 ayrı boyutta değerlendirilecek bir yapıda olduğunu ve gerçekten hayat boyu insana düstur katacak bir mentaliteye sahip oluşunu o an fark ettim. O günden sonra son 2 yılımda çoğu zaman sabrımın tükendiği, en dipte olduğumu hissettiğim anlarda bir şekilde tekrar yönümü bulmamı sağladı.
“Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır.”
Bu sözü tam olarak 3 ayrı aşamada değerlendiririm:
1- Henüz gecenin en karanlık anında değilizdir,
2- Gecenin en karanlık anındayızdır,
3- Artık şafağın söktüğü andayızdır.
1- Eğer henüz gecenin karanlığında değilsek, şu anda hissettiklerimiz beynimizin psikolojik olarak bize hissettirdiği endişeli durumların abartılı birer yanılsamasıdır. Ortada tam olarak endişelenecek ciddi bir şey yoktur. Sadece beyin önlem almanı istediğinden ve kendini güvende tutabilmek için sana içten içe bir tür kuruntu yaratıyordur ve halihazırda çözülmesi gereken "ciddi" bir sorun yoktur. Her şey aslında üstü örtülü bir biçimde "genel olarak" yolundadır. Onu fark etmen için belki de biraz dikkatli bakmalısın.
2- Gecenin en karanlığı gelip çatmış olabilir. Belki içinde bulunduğun an daha önce hissetmediğin kadar çaresiz bir andır. Karmaşık hislerlesindir. Ne yapacağını kestiremeyeceğin, derdini anlatacak birini bulamadığın ve hatta yapabileceğin bir şeyin de olmadığını düşündüğün o andasındır. Aslında bir önceki maddedeki endişelerin gerçekleştiği dışavurum anıdır bu an. Peki bu durumda tavrın ne olmalıdır? Eğer gecenin en karanlık anındaysan, zaten şafağa da en yakın olduğun andasındır. Aslında gerçek anlamda gene korkacak bir şey yoktur. Zira şafağa ramak kaladır.
3- Hâlâ karanlıktır ama hafif bir aydınlanmanın eşiğindedir gökyüzün. Şafak vaktidir artık. Bu vakitteysen zaten canını sıkmanı gerektiren bir şey kalmamıştır, her şeyi geride bırakıp yoluna bakma vaktidir. Artık huzur vaktindir.
“Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır.”
Bu sözü tam olarak 3 ayrı aşamada değerlendiririm:
1- Henüz gecenin en karanlık anında değilizdir,
2- Gecenin en karanlık anındayızdır,
3- Artık şafağın söktüğü andayızdır.
1- Eğer henüz gecenin karanlığında değilsek, şu anda hissettiklerimiz beynimizin psikolojik olarak bize hissettirdiği endişeli durumların abartılı birer yanılsamasıdır. Ortada tam olarak endişelenecek ciddi bir şey yoktur. Sadece beyin önlem almanı istediğinden ve kendini güvende tutabilmek için sana içten içe bir tür kuruntu yaratıyordur ve halihazırda çözülmesi gereken "ciddi" bir sorun yoktur. Her şey aslında üstü örtülü bir biçimde "genel olarak" yolundadır. Onu fark etmen için belki de biraz dikkatli bakmalısın.
2- Gecenin en karanlığı gelip çatmış olabilir. Belki içinde bulunduğun an daha önce hissetmediğin kadar çaresiz bir andır. Karmaşık hislerlesindir. Ne yapacağını kestiremeyeceğin, derdini anlatacak birini bulamadığın ve hatta yapabileceğin bir şeyin de olmadığını düşündüğün o andasındır. Aslında bir önceki maddedeki endişelerin gerçekleştiği dışavurum anıdır bu an. Peki bu durumda tavrın ne olmalıdır? Eğer gecenin en karanlık anındaysan, zaten şafağa da en yakın olduğun andasındır. Aslında gerçek anlamda gene korkacak bir şey yoktur. Zira şafağa ramak kaladır.
3- Hâlâ karanlıktır ama hafif bir aydınlanmanın eşiğindedir gökyüzün. Şafak vaktidir artık. Bu vakitteysen zaten canını sıkmanı gerektiren bir şey kalmamıştır, her şeyi geride bırakıp yoluna bakma vaktidir. Artık huzur vaktindir.