The King
Deneyimli Üye
- Katılım
- 7 Eki 2020
- Mesajlar
- 303
- Tepki puanı
- 779
- Puanları
- 160
Forumda 1 senedir gördüğüm ciddi bir şey var ki, geçmiş hayatlarında çeşitli başarıları olan, nispeten başarılı denebilecek kişilerin sürece başladıktan sonra sekteye uğradıkları her dönemde, her gün PMO yaptıkları döneme göre daha da geriye gitmekten dem vurmaları.. Bu konuda bir tespitin farkına vardım. Bunu paylaşmayı uygun buldum.
PMO'yu hayatımızda bir cellat olarak görmeye başladığımız için genelde bırakma kararı alırız. PMO'yu fark etmesine rağmen ve bunu bırakmak için çabalayan kişilerin, süreci bozdukça (eski hayatlarına göre daha az p* izleyip ve daha az m* yapmalarına rağmen) hayatları garip şekilde daha da kötü gitmeye başlar. Bunu kendiniz de tecrübe etmiş olabilirsiniz.
Lafı fazla uzatmadan özetleyeceğim;
Eski başarılarımızı gerçekleştirdiğimiz dönemlerde aslında PMO'nun verdiği zararının farkında değilizdir. Sadece başarıya odaklanır, kötü olan hisleri normal kabul ederiz. Ama PMO'nun farkına vardıktan sonra, bunların anormalliği gündeme gelir. Yaşananların (beyin sisi, bunalmışlık, depresif ruh hali, sorumluluklardan kaçmak, kronik mutsuzluk...) birer semptom, fiilin (PMO) bir bağımlılık olduğu ve hayatın geri kalanında artık yapılmaması gereken bir şey olduğu gerçeğiyle yüzleşiriz.
Bırakmaya karar verdikten sonra, yaptığımız her PMO, aslında beynimizin sorumluluklarla ilgilenen bölgesine vurduğumuz bir darbedir. Bu süreç bozmalar arttıkça kendimize olan güvenimizi yitirir, en baştaki halimizden daha da geriye düşeriz. Çünkü geçmişte PMO'nun bu denli berbat bir şey olduğunu bilmiyorduk. Ve artık farkındayız. Her geriye düşüş eskisinden daha beter olur. Yeniden sürece başlarım deyip o an bağımlılığa yenilmek, her seferinde özbenliğimizi/özgüvenimizi/inancımızı alaşağı eder. Bunlar neticede bir noktadan sonra tükenir. Ve kurtuluş umuduyla girdiğimiz yoldan büyük yaralarla çıkarız.
Neticede, sürdürdüğün bu süreç öyle ya da böyle artık sonsuza dek sürmeli. Aksi halde aldığın yaraları kapatmak kolay olmayacak.
Farkında olmak ayrı bir sorumluluk getirir.
"Bir kez uyandın mı, sonsuza dek uyanık kalacaksın."
-Friedrich Nietzsche
PMO'yu hayatımızda bir cellat olarak görmeye başladığımız için genelde bırakma kararı alırız. PMO'yu fark etmesine rağmen ve bunu bırakmak için çabalayan kişilerin, süreci bozdukça (eski hayatlarına göre daha az p* izleyip ve daha az m* yapmalarına rağmen) hayatları garip şekilde daha da kötü gitmeye başlar. Bunu kendiniz de tecrübe etmiş olabilirsiniz.
Lafı fazla uzatmadan özetleyeceğim;
Eski başarılarımızı gerçekleştirdiğimiz dönemlerde aslında PMO'nun verdiği zararının farkında değilizdir. Sadece başarıya odaklanır, kötü olan hisleri normal kabul ederiz. Ama PMO'nun farkına vardıktan sonra, bunların anormalliği gündeme gelir. Yaşananların (beyin sisi, bunalmışlık, depresif ruh hali, sorumluluklardan kaçmak, kronik mutsuzluk...) birer semptom, fiilin (PMO) bir bağımlılık olduğu ve hayatın geri kalanında artık yapılmaması gereken bir şey olduğu gerçeğiyle yüzleşiriz.
Bırakmaya karar verdikten sonra, yaptığımız her PMO, aslında beynimizin sorumluluklarla ilgilenen bölgesine vurduğumuz bir darbedir. Bu süreç bozmalar arttıkça kendimize olan güvenimizi yitirir, en baştaki halimizden daha da geriye düşeriz. Çünkü geçmişte PMO'nun bu denli berbat bir şey olduğunu bilmiyorduk. Ve artık farkındayız. Her geriye düşüş eskisinden daha beter olur. Yeniden sürece başlarım deyip o an bağımlılığa yenilmek, her seferinde özbenliğimizi/özgüvenimizi/inancımızı alaşağı eder. Bunlar neticede bir noktadan sonra tükenir. Ve kurtuluş umuduyla girdiğimiz yoldan büyük yaralarla çıkarız.
Neticede, sürdürdüğün bu süreç öyle ya da böyle artık sonsuza dek sürmeli. Aksi halde aldığın yaraları kapatmak kolay olmayacak.
Farkında olmak ayrı bir sorumluluk getirir.
"Bir kez uyandın mı, sonsuza dek uyanık kalacaksın."
-Friedrich Nietzsche