Merhaba Neverfap ahalisi, bu sitenin belki de en eski üyelerinden bir tanesiydim hatta hatırlayanlar varsa "Nf-TR" sitesi ile bu serüvene girmiştim 2019 yılında. En son 2021 yılında "Veda" yazısı ile sürecimi bitirdim, tekrardan bir hesap açtım ancak kendimi yeteri kadar geliştirdiğime inanmadığımdan 4 yıl kadar bu tür forumlardan uzak durdum. Üniversite yıllarında kendimi geliştirmeye ve hayatı sözlerle veya yazılarla değil, eylemlerle geçirdim. Üniversiteyi bitirmeye yakın bir süreçte olduğum için üniversite hazırlığından son seneme kadar yaşadıklarımı detaylı bir şekilde anlatmayı boynumun borcu olarak görüyorum bu siteye.
Öncelikle üniversiteye ilk başladığımda (2020) inanılmaz seviyede feminen bir adamdım ve Nofap akımına ilahmışçasına tapıyordum. 19 yaşındaki bir bireyin hala aklının olgunlaşmadığını ve bazı şeylerin zamana bırakılmış bir çabayla olacağını düşünemiyordum. Maskülen denebilecek özellikleri bulunmayan bir bireydim ve kendi özüme yönelik çoğu şeyden de yoksundum. Özgüvensiz bir bireydim, özsaygısız bir bireydim, kendimi sevmiyordum vesaire. Nofap'e ilk başladığımda (2019) amacım kendi hayatıma çeki düzen vermek ve sevgili edinmekti, dışarıdan güzel bir amaç ancak Nofap kişinin özellikle kendisi için gereken bir süreç. Bunlar milyon kere konuşulmuştur ancak kişi eğer kendisine saygı ve güven duymuyorsa kimse de ona duymayacaktır. Zaman verilmiş bize ve biz zamanımızı PMO'ya harcıyorsak bu kendimize yapılan bir saygısızlıktır aynı şekilde. İnsanoğlunun evrimine ve tarihine baktığımızda dünya hiç bu kadar rahat, konformist ve en büyük buhranımızın hayatlarımız olduğu bir döneme evrilmemişti. İnsan her daim özünde aynı ancak yaşadığımız dönemlere göre şekilleniyoruz; bundan bir asır önce bizden küçük gençler savaşa giderken bizler 20'li hatta bazen 30'lu yaşlarımızda bile PMO ile kendimizi uyuşturuyoruz. Taş devrindeki gibi avlanalım demiyorum ancak tüketmeye yönelik arzumuzu üretmeye de vermemiz gerektiğinden yanaydım 4 yıl içinde.
Hazırlıkta üniversitede çıkan bir dergide yazarlık yaptım önce, sonra derginin editörü ve daha sonra derginin direktörü haline geldim bir seneye yakın sürede. Sosyal anksiyete nedeniyle bu tür topluluk işlerinde çok zorlanıyor hatta dışlanıyordum. En büyük gayem sosyalliği doğru dürüst bir şekilde işleyebilmekti. Dergilerdeki insanlarla düzenli görüşmeler ayarlıyordum, onların görüşlerinin değerlendirildiği ve aynı zamanda kendi işimin de aksamadığı bir süreçte editörlük yapmış ve saygınlık kazanmıştım. 1.sınıftayken ders temposu yoğun değildi ve sosyal ilişkilerime odaklı yaşıyordum ancak akademik çalışmalara da özen gösteriyordum. Derginin direktörü olduktan sonra dergiden istifalar olmuş ve her şey üst üste yığılmıştı. O dönem romantik anlamda görüştüğüm bir insan bana kazık atmış, arkadaşlarım ihanet etmiş ve lise yıllarındaki yalnızlığa geri dönmüştüm fakat yemin etmiştim eskisi gibi olmayacağıma. Eskiler bilir, Almanca'ya ilgim vardı ve üniversitede Goethe Institut'dan dersler alıp sertifika elde etmeye çalışıyordum ve o süreçte TEKNOFEST için bir yazılım geliştiren ekipte görev alıyordum. Arkadaş çevrem tekrardan oluşmuştu, dilimi geliştiriyor ve gelecekte işime yarayacak yazılımlar ve taramaları öğreniyordum. O dönem bir işte çalışmam gerekti ancak işten kovuldum ki patronumu gerçekten seviyordum, bana "Hayal kırıklığına uğradım" dediğinde epey çöktüm. O dönem verdiğim kilonun büyük kısmını geri almıştım, spora uzunca bir süre gidememiştim. TEKNOFEST finalistliği ile birlikte tekrardan spora başladım, 3 ay çok sıkı bir diyetle spora gittim, global bir projede görev almak için konuyla alakalı yabancı kaynakları taradım ve hocalarla görüştüm. Projede alacağım göreve seçildiğimde mutluluktan ağladığımı ve kendime her istediğimi yapabileceğimi kanıtladığımı gördüm.
2.sınıftayken yine bir toplulukta görev alıyordum. Akademi biraz aksamaya girmişti ancak sosyal anksiyete ciddi anlamda azalma göstermiş, liderlik vasfımı geliştirmiştim, organizasyonun yanı sıra gelecekte para edecek ve sevdiğim alanlarda etkinliklerde bulunuyor, insanlar yetiştiriyor ve yurt içi-yurt dışı fark etmeksizin iş ve akademi ağımı geliştiriyordum. Yurt dışı dediğim gerçekten de Caltech-MIT-UC Berkeley-Yale gibi dünyanın en büyük üniversiteleriydi. O dönem ilk defa bir kızla el ele tutuştum ve sevgilim oldu. Şunu belirtmem gerekiyor, bu tür forumlarda "sevgili veya romantik ilişki" gibi mevzular çok fazla dönüyor; 20'li yaşlarda insanlar bu tür ilişkilerin sorumluluklarının farkında olmayabiliyor. Kavgalı süreçlerde duruşunuzu bozmamanız, ilişkiyi bazı yerlerde sırtlamanız, güçlü olmanız, sorumluluk sahibi olmanız gerekiyor. İnternette gördüğüm "Yaaağğğ kadın piyasası hileli" falan diyorlar ya, bunu söyleyen elemanların büyük çoğunluğu zaten affedersin g*tünü yıkamaktan aciz adamlardan oluşuyor. Bu işe hazır olmadığımı sonradan fark edecektim, ilişkideki kavgalar beni çok yıprattı ve bazı dinamikleri içselleştirmem için vakit gerektiğini gördüm. İlişki 1.5 yıl sürdü, şu an birbirimizin yüzüne bile bakmıyoruz. Karşı taraf maalesef beni hiç affetmeyeceğini söyledi. Bu ilişki peki bana ne öğretti? Gerçekten bir yetişkin gibi davranmadığımı öğretti. Sonrasında dünyada bilinirliği olan bir enstitüde stajımı yaptım ve yurt dışında 40 gün kadar ayrı bir projeye gittim. Kaldığım yerlerde zorlu yaşam koşulları bile olsa dayanıyor ve kendimi bazen koruma haline alabiliyordum. Kişilere karşı sınırlarımı çizmeyi ve kendime yönelik saygımı yıllar içinde inşa ediyordum.
3.sınıfta üniversitemin bir laboratuvarında 3 ay kadar görev almıştım, akademiye tekrardan odaklanmıştım. Çevrem oldukça genişlemiş fakat kendim az ama öz insan arayışına girmiştim. Bireylerle sinemaya gidiyor, yemeğe gidiyor, sosyalleşiyordum sıkıntı olmadan. Karşı taraflarla olan derin iletişimi, karşılıklı anlayışı ve sohbetleri önemsemeye başlamıştım. Çalışma alanımı kesinleştirdikten sonra okumalarımı onun üzerine yoğunlaştırmış, pratiklerimi o alana göre yapmıştım. O süreçte Rusça öğrenmeye başlamış, ALES-YÖKDİL gibi sınavlara hazırlanmıştım. TÜBİTAK 2209 çıkmıştı o dönem. Ancak o dönem hakkımda atılan bir iftiranın neticesinde psikotik bir epizod yaşamış ve kendime zarar vermiştim, o süreçte Lithuril kullanmaya başlamıştım. İftira her ne kadar ortaya çıksa da çevrem oldukça zarar görmüş ancak kişilerin gerçek yüzlerini görmüştüm. Sevgilimle olan ilişkim bu süreçte sonlanmıştı fakat bütün bu olanlar neticesinde 20 yaşında alkol-sigaraya veren ben bu sefer 23 yaşında kendimi edebiyata tekrardan vermiş ve şiirlerimi yayınlamaya başlamıştım. Datelere çıktığımda artık cinsellikten öte bir şeyler aradığıma karar kıldım sevgilim olduktan sonra çünkü o iletişimi ve bağı da arar hale gelmiştim. Çok güzel kadınlarla gezip çok saygın insanlarla tanışabilme imkanına sahiptim artık. Stajımı Tıp Fakültesinde yaptım ve sonrasında bir konferansın organizasyonu için İzmir'e gittim. Organizasyonu başı yakın arkadaşım beni 15k dolandırdı bir kız uğruna ve bunu öğrendiğimde organizasyonu başına yıktım ve paranın hepsini de kuruşu kuruşuna aldım. Yıllar önce pısırıkça susan ben şu an kendi hakkımı arayabilen ve istisnasız herkesle çatışmaya girebilen biri olmuştum gerektiği yerde.
4.sınıfla birlikte çevrem oldukça daralmış, buluşmalarım azalmış ve kendimi hem kurucusu olduğum bir girişime hem kitap çevirilerine hem de akademideki çalışmalarıma vermiştim. TÜBİTAK 1001 çıkmıştı bilenler varsa, TÜBİTAK'ın bursiyeri oluyorsunuz, ve yüksek lisans için görüşmelere başlamıştım. Hem Türkiye'de üstüne durulmamış ancak dünyada çalışılan bilim dalları üzerine okumalar yapıp bunları ülkeye nasıl getirebileceğimi düşünüyor hem de yazılımlar konusunda kendimi ilerletiyordum. University of Vienna'dan (
Üniversite benim için sadece bir diploma ve akademi olmaktan çok öte bir deneyim oldu. İnsanları sallamayı bırakıp onların suratlarına bazen kahkahalarla gülebilen, kendisine değer veren, kendisi haricinde hiçbir şey için bükülmeyen, zorlansa bile savaşan bir bireyin hikayesi bu. PMO ile çok alakası olmadığının farkındayım ancak eğer Nofap ile bir adım atılmasaydı bugün bunların hiçbirini başarmış olamazdım. Olay sizsiniz ve her daim siz olacaksınız, dünya sizin etrafınızda dönüyor ancak sadece sizin dünyanız. Pikseller başında ömrümü geçirmeye devam edebilirdim, korkunç acılar çektim kimi yerde, yalnız kaldım ve kendimi kimseye bazen anlatamadım. Hala yalnızım ve hala bazen kendimi tuhaf bulduğum, kendimi o kadar sevmediğim zamanlar oluyor ancak aileniz dahil bu hayatta dayanabileceğiniz hiçbir şeyiniz olmuyor bir yaştan sonra. Kendinizi yaratın, inşa edin ve en iyi halinize ulaşmaya çalışın; değiştiremeyeceğiniz şeyleri de kabul edin. Geçmişinizin tek önemi ondan çıkartacağınız derstir, ders günümüzde uygulanır ve geleceğe bir yatırımdır. 4 yıl sonra "Loner II" olarak geri dönüyorum... Sorularınızı olabildiğince yanıtlamaya çalışacağım. Kendinize iyi bakın, sevgiler!
Öncelikle üniversiteye ilk başladığımda (2020) inanılmaz seviyede feminen bir adamdım ve Nofap akımına ilahmışçasına tapıyordum. 19 yaşındaki bir bireyin hala aklının olgunlaşmadığını ve bazı şeylerin zamana bırakılmış bir çabayla olacağını düşünemiyordum. Maskülen denebilecek özellikleri bulunmayan bir bireydim ve kendi özüme yönelik çoğu şeyden de yoksundum. Özgüvensiz bir bireydim, özsaygısız bir bireydim, kendimi sevmiyordum vesaire. Nofap'e ilk başladığımda (2019) amacım kendi hayatıma çeki düzen vermek ve sevgili edinmekti, dışarıdan güzel bir amaç ancak Nofap kişinin özellikle kendisi için gereken bir süreç. Bunlar milyon kere konuşulmuştur ancak kişi eğer kendisine saygı ve güven duymuyorsa kimse de ona duymayacaktır. Zaman verilmiş bize ve biz zamanımızı PMO'ya harcıyorsak bu kendimize yapılan bir saygısızlıktır aynı şekilde. İnsanoğlunun evrimine ve tarihine baktığımızda dünya hiç bu kadar rahat, konformist ve en büyük buhranımızın hayatlarımız olduğu bir döneme evrilmemişti. İnsan her daim özünde aynı ancak yaşadığımız dönemlere göre şekilleniyoruz; bundan bir asır önce bizden küçük gençler savaşa giderken bizler 20'li hatta bazen 30'lu yaşlarımızda bile PMO ile kendimizi uyuşturuyoruz. Taş devrindeki gibi avlanalım demiyorum ancak tüketmeye yönelik arzumuzu üretmeye de vermemiz gerektiğinden yanaydım 4 yıl içinde.
Hazırlıkta üniversitede çıkan bir dergide yazarlık yaptım önce, sonra derginin editörü ve daha sonra derginin direktörü haline geldim bir seneye yakın sürede. Sosyal anksiyete nedeniyle bu tür topluluk işlerinde çok zorlanıyor hatta dışlanıyordum. En büyük gayem sosyalliği doğru dürüst bir şekilde işleyebilmekti. Dergilerdeki insanlarla düzenli görüşmeler ayarlıyordum, onların görüşlerinin değerlendirildiği ve aynı zamanda kendi işimin de aksamadığı bir süreçte editörlük yapmış ve saygınlık kazanmıştım. 1.sınıftayken ders temposu yoğun değildi ve sosyal ilişkilerime odaklı yaşıyordum ancak akademik çalışmalara da özen gösteriyordum. Derginin direktörü olduktan sonra dergiden istifalar olmuş ve her şey üst üste yığılmıştı. O dönem romantik anlamda görüştüğüm bir insan bana kazık atmış, arkadaşlarım ihanet etmiş ve lise yıllarındaki yalnızlığa geri dönmüştüm fakat yemin etmiştim eskisi gibi olmayacağıma. Eskiler bilir, Almanca'ya ilgim vardı ve üniversitede Goethe Institut'dan dersler alıp sertifika elde etmeye çalışıyordum ve o süreçte TEKNOFEST için bir yazılım geliştiren ekipte görev alıyordum. Arkadaş çevrem tekrardan oluşmuştu, dilimi geliştiriyor ve gelecekte işime yarayacak yazılımlar ve taramaları öğreniyordum. O dönem bir işte çalışmam gerekti ancak işten kovuldum ki patronumu gerçekten seviyordum, bana "Hayal kırıklığına uğradım" dediğinde epey çöktüm. O dönem verdiğim kilonun büyük kısmını geri almıştım, spora uzunca bir süre gidememiştim. TEKNOFEST finalistliği ile birlikte tekrardan spora başladım, 3 ay çok sıkı bir diyetle spora gittim, global bir projede görev almak için konuyla alakalı yabancı kaynakları taradım ve hocalarla görüştüm. Projede alacağım göreve seçildiğimde mutluluktan ağladığımı ve kendime her istediğimi yapabileceğimi kanıtladığımı gördüm.
2.sınıftayken yine bir toplulukta görev alıyordum. Akademi biraz aksamaya girmişti ancak sosyal anksiyete ciddi anlamda azalma göstermiş, liderlik vasfımı geliştirmiştim, organizasyonun yanı sıra gelecekte para edecek ve sevdiğim alanlarda etkinliklerde bulunuyor, insanlar yetiştiriyor ve yurt içi-yurt dışı fark etmeksizin iş ve akademi ağımı geliştiriyordum. Yurt dışı dediğim gerçekten de Caltech-MIT-UC Berkeley-Yale gibi dünyanın en büyük üniversiteleriydi. O dönem ilk defa bir kızla el ele tutuştum ve sevgilim oldu. Şunu belirtmem gerekiyor, bu tür forumlarda "sevgili veya romantik ilişki" gibi mevzular çok fazla dönüyor; 20'li yaşlarda insanlar bu tür ilişkilerin sorumluluklarının farkında olmayabiliyor. Kavgalı süreçlerde duruşunuzu bozmamanız, ilişkiyi bazı yerlerde sırtlamanız, güçlü olmanız, sorumluluk sahibi olmanız gerekiyor. İnternette gördüğüm "Yaaağğğ kadın piyasası hileli" falan diyorlar ya, bunu söyleyen elemanların büyük çoğunluğu zaten affedersin g*tünü yıkamaktan aciz adamlardan oluşuyor. Bu işe hazır olmadığımı sonradan fark edecektim, ilişkideki kavgalar beni çok yıprattı ve bazı dinamikleri içselleştirmem için vakit gerektiğini gördüm. İlişki 1.5 yıl sürdü, şu an birbirimizin yüzüne bile bakmıyoruz. Karşı taraf maalesef beni hiç affetmeyeceğini söyledi. Bu ilişki peki bana ne öğretti? Gerçekten bir yetişkin gibi davranmadığımı öğretti. Sonrasında dünyada bilinirliği olan bir enstitüde stajımı yaptım ve yurt dışında 40 gün kadar ayrı bir projeye gittim. Kaldığım yerlerde zorlu yaşam koşulları bile olsa dayanıyor ve kendimi bazen koruma haline alabiliyordum. Kişilere karşı sınırlarımı çizmeyi ve kendime yönelik saygımı yıllar içinde inşa ediyordum.
3.sınıfta üniversitemin bir laboratuvarında 3 ay kadar görev almıştım, akademiye tekrardan odaklanmıştım. Çevrem oldukça genişlemiş fakat kendim az ama öz insan arayışına girmiştim. Bireylerle sinemaya gidiyor, yemeğe gidiyor, sosyalleşiyordum sıkıntı olmadan. Karşı taraflarla olan derin iletişimi, karşılıklı anlayışı ve sohbetleri önemsemeye başlamıştım. Çalışma alanımı kesinleştirdikten sonra okumalarımı onun üzerine yoğunlaştırmış, pratiklerimi o alana göre yapmıştım. O süreçte Rusça öğrenmeye başlamış, ALES-YÖKDİL gibi sınavlara hazırlanmıştım. TÜBİTAK 2209 çıkmıştı o dönem. Ancak o dönem hakkımda atılan bir iftiranın neticesinde psikotik bir epizod yaşamış ve kendime zarar vermiştim, o süreçte Lithuril kullanmaya başlamıştım. İftira her ne kadar ortaya çıksa da çevrem oldukça zarar görmüş ancak kişilerin gerçek yüzlerini görmüştüm. Sevgilimle olan ilişkim bu süreçte sonlanmıştı fakat bütün bu olanlar neticesinde 20 yaşında alkol-sigaraya veren ben bu sefer 23 yaşında kendimi edebiyata tekrardan vermiş ve şiirlerimi yayınlamaya başlamıştım. Datelere çıktığımda artık cinsellikten öte bir şeyler aradığıma karar kıldım sevgilim olduktan sonra çünkü o iletişimi ve bağı da arar hale gelmiştim. Çok güzel kadınlarla gezip çok saygın insanlarla tanışabilme imkanına sahiptim artık. Stajımı Tıp Fakültesinde yaptım ve sonrasında bir konferansın organizasyonu için İzmir'e gittim. Organizasyonu başı yakın arkadaşım beni 15k dolandırdı bir kız uğruna ve bunu öğrendiğimde organizasyonu başına yıktım ve paranın hepsini de kuruşu kuruşuna aldım. Yıllar önce pısırıkça susan ben şu an kendi hakkımı arayabilen ve istisnasız herkesle çatışmaya girebilen biri olmuştum gerektiği yerde.
4.sınıfla birlikte çevrem oldukça daralmış, buluşmalarım azalmış ve kendimi hem kurucusu olduğum bir girişime hem kitap çevirilerine hem de akademideki çalışmalarıma vermiştim. TÜBİTAK 1001 çıkmıştı bilenler varsa, TÜBİTAK'ın bursiyeri oluyorsunuz, ve yüksek lisans için görüşmelere başlamıştım. Hem Türkiye'de üstüne durulmamış ancak dünyada çalışılan bilim dalları üzerine okumalar yapıp bunları ülkeye nasıl getirebileceğimi düşünüyor hem de yazılımlar konusunda kendimi ilerletiyordum. University of Vienna'dan (
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için üye olunuz.
Giriş yapın veya üye olun.
) kabulümü aldım Ocak ayında. Vizemi almış ve yurt dışına gideceğim günleri sadece sayıyordum (Temmuz'da gideceğim). O dönemde ilişki peşinde hiç koşmadım çünkü bu sene kurduğum son ilişki bir facia ile sonlandı fakat kendi duruşumdan ödün vermeden hayatımı inşa etmeye, kitaplar okuyup filmler izlemeye devam ettim.Üniversite benim için sadece bir diploma ve akademi olmaktan çok öte bir deneyim oldu. İnsanları sallamayı bırakıp onların suratlarına bazen kahkahalarla gülebilen, kendisine değer veren, kendisi haricinde hiçbir şey için bükülmeyen, zorlansa bile savaşan bir bireyin hikayesi bu. PMO ile çok alakası olmadığının farkındayım ancak eğer Nofap ile bir adım atılmasaydı bugün bunların hiçbirini başarmış olamazdım. Olay sizsiniz ve her daim siz olacaksınız, dünya sizin etrafınızda dönüyor ancak sadece sizin dünyanız. Pikseller başında ömrümü geçirmeye devam edebilirdim, korkunç acılar çektim kimi yerde, yalnız kaldım ve kendimi kimseye bazen anlatamadım. Hala yalnızım ve hala bazen kendimi tuhaf bulduğum, kendimi o kadar sevmediğim zamanlar oluyor ancak aileniz dahil bu hayatta dayanabileceğiniz hiçbir şeyiniz olmuyor bir yaştan sonra. Kendinizi yaratın, inşa edin ve en iyi halinize ulaşmaya çalışın; değiştiremeyeceğiniz şeyleri de kabul edin. Geçmişinizin tek önemi ondan çıkartacağınız derstir, ders günümüzde uygulanır ve geleceğe bir yatırımdır. 4 yıl sonra "Loner II" olarak geri dönüyorum... Sorularınızı olabildiğince yanıtlamaya çalışacağım. Kendinize iyi bakın, sevgiler!