Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Black Rose
Tepki puanı
3,111

Profil Mesajları Son Etkinlikler Gönderiler Hakkında

  • Kafamı toparlamam lazım...


    Bazen cok hissiz hissediyorum. Ruhsuzlaştım gibi. Melankolikliği bile özledim. Kısa sürerdi, zarar vermezdi. Boş anlık zevklerle dopamin sisteminin içinden geçtim. (Pmoyu kast etmiyorum)

    Ölçüyü kaçırdım. Dısarıdan soğuk görünür yakından doluluğumu hissettirmeye çalışırdım. Bu hoşuma giderdi de. Fakat belki de kendimi kandırıyordum... Öfke harici hislerimi az belli etmeyi sevmekten/tercih etmekten aslında giderek hissizlestiğimi farkeder hale geldim. Bana bambaşka hisler hissettiren şu yukarıdaki şaheser müzik eserinden, şimdi dinlediğimde zar zor birseyler hissetmeye çalışan biri haline geldim. İçtiğim birkac sigaranın efkarlı halimi alacağını sanarken aslında bi boka yaramadığını öğrendim. Ama yine de aynı düşününce içeceğimi de ögrendim...
    Çabalamamaktan çabalayamamak durumuna geldim! Konfor alanı iyidir, "bana bunlar şunlar da yeter" diyen birinden, aslından istese de konfor alanından zar zor çıkan biri haline geldim. Yaptığım islerin bi boka yaradığını sanırdım ama baskasının gözünde bir değeri olmadığını farkeder hale geldim! Övülmeye, sevilmeye muhtaç olmadığımı sanırdım fakat her insan gibi muhtaç olduğumu farkeder hale geldim. Bana birkac dost yeter insan kalabalığı olmasın diyen birinden sosyalliğini zedelediği için, sıkıcılaştığı için dostsuz olan biri haline geldim. "Boş muhabbet sevmem ben" derken monotonlaşıp keyifli muhabbet yapamayan biri haline geldim. Ciddi olayım derken, "cıvıklığı sevmem ulan!" ben derken, hissizleşen biri haline geldim. Yüzyüze karşı içimi dökmeyi tercih etmemezken birinin gözünün içine bakıp içimi dökemez hale geldim. Geçer geçer diyip içime atarken aslında bu bezginliği başka seylerden çıkarır hale geldim. Dünya geçici yer, burası bir nefessizlik yer diyip dünyaya karşı hevesimi yok ederken, kendi neşemi de yok ettiğimi farkeder hale geldim ...

    24 saat sonra Güncelleme: Toparlıyorum. Şimdilik...
    Canım çok sıkkın.
    Aslında kötü olmamalıyım. Bütlerimden geçtim, oldukça zor dersi de geçtiğimi öğrendim. Seneye o derse aynı hocanın girmeyeceğini bile öğrendim! Sevindim, bağırdım. Ama sevinçlerim kısa sürüyor... Sadece anlık birkaç dakikalık mutluluk... Niye?

    Aklıma diğer yapmam gerekenler geldiği için belki de. Veyahut kendimi düzgün eğlendiremediğim için veyahut monoton yaşamımdan dolayı belki de... Belki de sarılacak sarılmayı içten isteyecek birim olmadığı için. (annem hariç) (Ama ona da sebepsiz sarılamıyorum ki...)


    Müzik dinliyorum birkaç dakika mutlu oluyorum, küçük kardeşimle oynuyorum veya onu izliyorum birkaç dakika mutlu oluyorum, Namazımı kılıyorum yine aynı, ibadetimden de düzgün tat alamıyorum artık. Sigara içiyorum kısa bir süre rahatlıyorum, bilgisayar oyunu oynuyorum hem o an hem de sonraki birkaç saat çok iyi hissediyorum...
    Yakın arkadaşlarımdan birini arayayım diyorum, hep aynı konuları konuştuğumuzu veya dinleyenin %90 ben olduğunu görüyorum... Hayatım neden böyle?


    Şimdi içinden düşünenler olacaktır, "her an zaten harika hissedemezsin be adam çünkü insanız" diye. Evet, bu doğru. Fakat çoğu an, uzun zaman, saatlerce mutsuz kalabiliyoruz değil mi? İnsan işte...Gerçi bu yaşam standartlarına göre değişir.
    Depresyonu kast etmiyorum ben depresyonda falan değilim. Uzun zamandır düşüncelerimi dökmememden veya anlık gelen o düşünce sebebiyle yazıyorum bunları.


    Şükür sürekli şükredebiliyorum, şükretmeliyiz de her geçen gün için. *oktan bir dünyada *oktan bir devirde yaşasak da... Sevinlerimin kısa sürdüğünü anneme söylediğimde bana mutluluğumu paylaşmadığımı söyledi. Yeterince paylaşmadığımı söyledi. Sanırım haklı. Kim bilir beni ne kadar zamandır ruhsuz veya kızgınlık hariç hislerini çok az belli eden biri olarak görüyor... Onlara hislerimi düzgün açıklayamıyorum bile! Arkadaşımı getirsen ona daha iyi açıklarım...

    Anlık olarak iyi olabiliyorum bazen anlık çok kötü de olabiliyorum ama çok kötü zamanlarım da uzun sürmüyor aslında. Ama bu üşengeç hali, geleceğin geleceği hissi, isteksizlik, uğraşınca değmeyeceği hissi, sorumlulukları yüklenme hissi veya boşluk hissi sürekli çoğu zaman benimle! Ne biçim karışık hisler bunlar böyle!

    Kelimeleri düzgün seçemiyorum belki de. Türkçenin bir avuç kelimesi hisleri, düşünceleri yeterince anlatmaya yetmiyor ki!
    Bir gecede nasıl cahilleştik ama!
    Arapçayı çok mu iyi biliyorsun diye sorma şimdi, konuşamasam da senelerce o dili gördüm ben...

    Konuyu neden buraya çekti ki beynim şimdi. Sürekli eleştiriyorum, ya kendimi ya başka bir şeyi. İnsanlara sürekli söylemem eleştirilerimi, hele önemsemediğim bir insansa hiç uğraşmam. Fakat eleştirmek, bayağı genel özelliklerimden biri sanırım.

    Yazın planını yaptım. Benim yazım daha yeni başladı, şaşırma. Bu yazı iyi değerlendirmeliyim diyorum, ama heyecanım falan yok o planları uygulamak için. Yapmam gereken ufak şeyler, spor planı hariç sadece.
    Nice kitaplardan veya taktiklerden okuduğun gibi sen "Harekete geç" devamı gelecek diyorum, başlayamıyorum.
    Fakat başlamak zorundayım, zorundayım, başlayacağım. Peki neden isteğim yok?
    Aslında gene bir yerden duyduğuma göre "zorundayım" deme "yapacağım" de diyorum ama kendimi kandırmak da istemiyorum. Beyni kandırmak kolay olsa bile...

    Bu kadar neden yazdığımı da bilmiyorum okuyan olacak mı onu da bilmiyorum... Sahi ben aslında çoğu şeyi de bilmiyorum.
    Ben neden bu kadar çok düşünüyorum?

    Kafam sabit olsa bıraksalar gecenin sonuna kadar yazacağımı da biliyorum. Yukarıda yazdıklarıma karşılık yarın daha iyi hissedeceğimi de biliyorum veya dışarıdan geldikten sonra bir şeyler izlemeye oturduğumda bu hislerimin şimdilik geçeceğini de biliyorum... Ayrıca bunları buraya yazdığıma pişman olacağımı da biliyorum...

    AHH İNSAN İŞTE...
    " Ne olmuş çoğu fırsatta kendimle konuşuyorsam? Bakma sen yanlış demiş eskiler; kendi kendine konuşana deli değil, yalnız derler. "
    - Cemal Süreya
  • Yükleniyor...
  • Yükleniyor...
  • Yükleniyor...
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst