Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yalnızlık Beni Çepeçevre Sardı

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı bilemedim çünkü günün sonunda kimse kimsenin dertlerini umursamıyor ama burada bir takım olduğumuz için birbirimizi desteklediğimizi bildiğimden paylaşmaya karar verdim.

GİRİŞ

Öncelikle şunu söyleyerek başlayayım: 28 yıldır yalnız olmamı hesaba katarsak bu konuda bir sıkıntım yok gibi görünebilir ilk tahlilde ama bence var. HEM DE ÇOK BÜYÜK BİR SORUN VAR. Ben kendimi kandırıyormuşum arkadaşlar. Hem de bu öyle bir kandırma ki hani narsistler kendilerinin en iyisi olduğuna inandırır ya kendini, işte öyle bir delüzyonun içerisindeyim ben. Benim bırakın sevgiliyi, ilişkileri vs. , sağlam bir arkadaş grubuna ihtiyacım var. Ama biraz daha bakıldığında şurası da açıkça görülecektir: Takılmak için düzgün insan şimdilik mevcut değil gibi görünüyor. Bunun da sebebinin erkeklerin erkeksiliklerini yitirmesi olduğu kanaatindeyim.

ERKEK GRUPLARI

Tarihe bakarsanız erkeklerin bir ordu şeklinde takıldığını görürsünüz. Persler, Spartanlar, Romalılar vs. Bu adamlar birlik beraberlikle güçlü olacaklarını biliyorlardı. Tamam kendi kendimize yetebilmeliyiz ama bu demek değildir ki bir mağaraya çekilip yaşayıp gitmeliyiz. Hayır hayır, bu çok ama çok yanlış bir düşünce. Üstelik insan doğasına da ters. Ben de anarşist ruhlu biri olduğum için insanların birlikler şeklinde hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ülkede bu kadar çok kutuplaşma söz konusuyken nasıl birleşeceğiz, bir de o var değil mi?

Türk Tarihinden Bir Örnek

Hep eski futbol tarihinden örnek veririm. Bakın 90lardaki Türk futboluna, Galatasaray tribünü ile Fenerbahçe tribünü BİRLİKTE, KARDEŞÇE izlerdi maçları. Şu an bu iki takım (ve tabii taraftarları) birbirleriyle kanlı bıçaklı.

Kişisel Bir Örnek

Bir örnek daha vereceğim: Sohbet ortamlarında hatrı sayılır miktarda sohbetim olmuştur. En çok da neye üzülüyorum, biliyor musunuz? Kafamın uyuştuklarıyla sanalda karşılaşmış olmama. Bir türlü buluşamayacak olmamıza (yaşadığım ilin de etkisi olduğunu düşünüyorum, herkes İstanbul ve Ankara gibi yerlerde yaşarken) üzülüyorum.

Sonuç

Yalnızlaşıyorum, yalnızlaşıyoruz. Kalabalıklar arasında yalnızız. Öyle bir noktaya geldi ki artık yalnızlığı bile güzelliyoruz/romantize ediyoruz. Özdemir Asaf'ın şiir derlemesine koyduğu isim bile "Yalnızlık Paylaşılmaz". Yahu paylaşacak bir şeyi yok ki? Aksine yalnızlığı çok iyi bir şeymiş gibi görmemeliyiz. Araştırmalar . Bunun önüne geçilmezse sıradaki Dünya Savaşı'na kalmadan ölüp gideceğiz.
 

JailBreak

Ay Yolcusu
Katılım
8 May 2025
Mesajlar
56
Tepki puanı
75
Puanları
21
Konum
Ankara
En çok da neye üzülüyorum, biliyor musunuz? Kafamın uyuştuklarıyla sanalda karşılaşmış olmama.
Abi bu bende de çok oluyor, çok ağırıma gidiyor gerçekten etrafımda saçma sapan bir sürü insan varken kaliteli insanlarla aramda bir kaç km olması.

Abi yazıyı okudum ve yukarılarda bahsettiğin erkeklerin erkek olmaması vs olayında haklı gibisin, hatta ben kendimi bile tam erkek olarak görmüyorum (çocuksu, cıvık hareketlerimden dolayı falan)
ama yapacak bir şey yok. Etrafımda bana bir şey katmayacak biri olsa bile eğleniyoruz, dertleşiyoruz vs

Bu arada mutlaka herkes birbirine bir şey katıyor, orası ayrı.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Abi bu bende de çok oluyor, çok ağırıma gidiyor gerçekten etrafımda saçma sapan bir sürü insan varken kaliteli insanlarla aramda bir kaç km olması.

Abi yazıyı okudum ve yukarılarda bahsettiğin erkeklerin erkek olmaması vs olayında haklı gibisin, hatta ben kendimi bile tam erkek olarak görmüyorum (çocuksu, cıvık hareketlerimden dolayı falan)
ama yapacak bir şey yok. Etrafımda bana bir şey katmayacak biri olsa bile eğleniyoruz, dertleşiyoruz vs

Bu arada mutlaka herkes birbirine bir şey katıyor, orası ayrı.
Konuşacak çok şey var da konuşacak zaman yok be dostum...
 

sagopa yaşlı sucuk

Yeni Fapstronot
Katılım
15 Ocak 2022
Mesajlar
29
Tepki puanı
24
Puanları
4
Ben lise zamanlarımda kendimi keşfetmeye başladığımda sosyalleşmeyi isteyip başaramayan biriydim. Bir grubun parçası olarak barınabiliyorum ama teke tekte iyi iletişimci değildim. Sağlam ikili ilişkiler kuramayınca da kendimde arardım hatayı. Karşı taraf sanki tüm doğruları yapıyor ama ben üzerime düşeni yapamıyormuşum gibi. Aslında öyle bir şey yok. Şu anda baktığımda çoğu insan zaten gereksiz maalesef. Yani tanışıp sohbet etsem bile bana hiçbir şey katmayacak dümdüz npc insanlarla dolu etraf. Dişimi sıkıp biraz sosyalleşeyim diyorum. Tanıdığım bir grupla günübirlik bir yere gidiyorum. O kadar sıkılıyorum ki sohbetlerinden. Birkaç saat zor sabrediyorum sohbete. Zaten 5-6 senedir ekonomi dışında hiçbir şey konuşamaz oldu millet. Bir de bunun üzerine sığ bir futbol, araba, karı kız, aşk meşk, mal mülk zırvalıkları girince hepten soğuyorum. Aslında konuların kendisi de bizatihi problem değil. Problem, bu konularda orijinal fikirlere sahip insan bulamamam. Herkes kopyala yapıştır konuşuyor. Farklı insanlarla aynı sohbeti dönüyorum. Yalnızlık - sosyalleşmenin her konuda olduğu gibi dengede olması gerektiğini düşünüyorum ama kendi açımdan yalnızlık değil de sosyalleşmek zor. Öte yandan demek istediğini de anlıyorum. Yalnızlığı seven biri olmama rağmen insan bazen kafa dağıtmak için yargılamadan ve otomatik pilotta cevaplar vermeden sohbet edecek insan arıyor.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Herkes kopyala yapıştır konuşuyor. Farklı insanlarla aynı sohbeti dönüyorum.
Beni tümden bu tür şeylerden soğutan olay bu. Kimsenin kendine ait bir fikri/düşüncesi yok. Oradan buradan duyup da etkilendikleri sözleri satmaya çalışıyorlar. Yersen. Alıntılarla dolu bir hayat yaşamak herkesin yapabileceği —ki zaten öyleler— bir şey. Asıl önemli olan şey, orijinal olmak.
 

oldschool

Hapishaneden Kaçan Savaşçı
Meydan Okuma Rozeti
Katılım
30 Eyl 2022
Mesajlar
255
Tepki puanı
467
Puanları
120
Ben bu yüzden bir yerlere ait olmaktansa kendi topluluklarımı oluşturuyorum. Sosyal medyada içerik üretiyorum, bulunduğum şehirde sosyal topluluk projeleri geliştiriyorum ve benim gibi düşünen insanları bir araya topluyorum. Çünkü kimse elini taşın altına sokmuyor o zaman ben bu el olurum.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Ben bu yüzden bir yerlere ait olmaktansa kendi topluluklarımı oluşturuyorum. Sosyal medyada içerik üretiyorum, bulunduğum şehirde sosyal topluluk projeleri geliştiriyorum ve benim gibi düşünen insanları bir araya topluyorum. Çünkü kimse elini taşın altına sokmuyor o zaman ben bu el olurum.
Haklısın abi ama ben komple sosyal medyadan soğumuş biriyim. Yani hiç uğraşasım gelmiyor sanalda bir şeyler yapmak için. Bir tek bu sitede paylaşım yapıyorum, çorbada tuzum olsun diye. Onun dışında çok fazla düşünce değişikliği yaşıyorum durmadan.

Şu sahnede kendimi görüyorum durmadan:


Bu arada yorumun bana çevirmemin faydalı olacağı çok güzel bir içeriği anımsattı. Tam da kendi tayfanı kurmakla ilgili bir yazı.
 
Son düzenleme:

Loner II

Tekgezer
Katılım
22 Tem 2021
Mesajlar
25
Tepki puanı
45
Puanları
16
Yaş
24
Konum
Viyana
Bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı bilemedim çünkü günün sonunda kimse kimsenin dertlerini umursamıyor ama burada bir takım olduğumuz için birbirimizi desteklediğimizi bildiğimden paylaşmaya karar verdim.

GİRİŞ

Öncelikle şunu söyleyerek başlayayım: 28 yıldır yalnız olmamı hesaba katarsak bu konuda bir sıkıntım yok gibi görünebilir ilk tahlilde ama bence var. HEM DE ÇOK BÜYÜK BİR SORUN VAR. Ben kendimi kandırıyormuşum arkadaşlar. Hem de bu öyle bir kandırma ki hani narsistler kendilerinin en iyisi olduğuna inandırır ya kendini, işte öyle bir delüzyonun içerisindeyim ben. Benim bırakın sevgiliyi, ilişkileri vs. , sağlam bir arkadaş grubuna ihtiyacım var. Ama biraz daha bakıldığında şurası da açıkça görülecektir: Takılmak için düzgün insan şimdilik mevcut değil gibi görünüyor. Bunun da sebebinin erkeklerin erkeksiliklerini yitirmesi olduğu kanaatindeyim.

ERKEK GRUPLARI

Tarihe bakarsanız erkeklerin bir ordu şeklinde takıldığını görürsünüz. Persler, Spartanlar, Romalılar vs. Bu adamlar birlik beraberlikle güçlü olacaklarını biliyorlardı. Tamam kendi kendimize yetebilmeliyiz ama bu demek değildir ki bir mağaraya çekilip yaşayıp gitmeliyiz. Hayır hayır, bu çok ama çok yanlış bir düşünce. Üstelik insan doğasına da ters. Ben de anarşist ruhlu biri olduğum için insanların birlikler şeklinde hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ülkede bu kadar çok kutuplaşma söz konusuyken nasıl birleşeceğiz, bir de o var değil mi?

Türk Tarihinden Bir Örnek

Hep eski futbol tarihinden örnek veririm. Bakın 90lardaki Türk futboluna, Galatasaray tribünü ile Fenerbahçe tribünü BİRLİKTE, KARDEŞÇE izlerdi maçları. Şu an bu iki takım (ve tabii taraftarları) birbirleriyle kanlı bıçaklı.

Kişisel Bir Örnek

Bir örnek daha vereceğim: Sohbet ortamlarında hatrı sayılır miktarda sohbetim olmuştur. En çok da neye üzülüyorum, biliyor musunuz? Kafamın uyuştuklarıyla sanalda karşılaşmış olmama. Bir türlü buluşamayacak olmamıza (yaşadığım ilin de etkisi olduğunu düşünüyorum, herkes İstanbul ve Ankara gibi yerlerde yaşarken) üzülüyorum.

Sonuç

Yalnızlaşıyorum, yalnızlaşıyoruz. Kalabalıklar arasında yalnızız. Öyle bir noktaya geldi ki artık yalnızlığı bile güzelliyoruz/romantize ediyoruz. Özdemir Asaf'ın şiir derlemesine koyduğu isim bile "Yalnızlık Paylaşılmaz". Yahu paylaşacak bir şeyi yok ki? Aksine yalnızlığı çok iyi bir şeymiş gibi görmemeliyiz. Araştırmalar . Bunun önüne geçilmezse sıradaki Dünya Savaşı'na kalmadan ölüp gideceğiz.
Bana kalırsa hocam dünyanın çok büyük çoğunluğu kalabalıklar içinde bile yalnız. Biz erkeklere bu durum çok daha ağır bir şekilde yansıyor tabii, ya inşa edersin ya ölür gidersin propagandası aşılandığından ötürü (Gerçi kısmen doğru bir mentalite). Erkeklerin erkeksiliklerini kaybettikleri için kadınlarla arzu bağı kuramıyor ya da erkekler kendi aralarında maskülen temellerini ortaya çıkaramadığı için depresyona giriyor. Günümüz insanları sübjektif bir görüşümce aşık dahi olmuyor hatta sevmeyi de bilmiyor; aşklar yalnızlıktan ve boşluk arayışından dolayı gerçekleşiyor gibi. Öyle olmasa bile gerçekten doğru insanı bulabilmesi zor, erkeği ayrı sıkıntı ve kadını ayrı sıkıntı. Dünya olarak bir psikopatolojinin içinde sürükleniyor gibiyiz.

Kişisel iki örnek vereyim: 24 yaşında aslında romantik bir bağı besleyemediğime karar kıldım. Öpüşmek gibi konuları karşı tarafı sevdiğimden değil de daha çok bir tatmin için yaptığımı anladım. Çok dürtüsel bir temelde ve benmerkezci bir örüntüde ilişkileri sürdürüyordum. Bunun PMO'nun verdiği hasardan öte bir sebebi olduğuna inanıyorum ki taraflar üzerinde çok büyük ve geri dönüşü zor yaralar bırakıyordu. Bir yerden sonra romantik ilişkiler aramak yerine geniş bir arkadaş grubunu tercih etmeye başladım. Çevremdeki çoğu insanın ilişkileri zorlukla sürdürdüğüne, alttan aldığına veya tarafların görmek istemedikleri yanlarını maskelediklerini gördüm. Gerçekten "Karşımdaki kişiden hoşlandığımdan bile emin değilim ama sürdürüyorum" diyenlere de rastladım (bunu daha çok kadınlar diyordu).

İkinci örnek ise geçen TÜBİTAK'tan bir hocam görüşmek istedi, bugün Ankara'daki ana şubeye gittim. TÜBİTAK bünyesinde iş yapabilme imkanı gibi bir şeyi söyleyebileceğim ve söylesem bile bana yürekten sevinç duyabilecek o kadar az insan var ki. Herkeste kıskançlık, sahte bir gülüş, yalandan bir sevinç. Sahte çevreler içerisinde ve kendi kimliğimden şüphe duyacağım bir beraberliği istemezdim şahsen. Bu yüzden de bir "Loner" yani tekgezer olmayı seçiyorum.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Bana kalırsa hocam dünyanın çok büyük çoğunluğu kalabalıklar içinde bile yalnız. Biz erkeklere bu durum çok daha ağır bir şekilde yansıyor tabii, ya inşa edersin ya ölür gidersin propagandası aşılandığından ötürü (Gerçi kısmen doğru bir mentalite). Erkeklerin erkeksiliklerini kaybettikleri için kadınlarla arzu bağı kuramıyor ya da erkekler kendi aralarında maskülen temellerini ortaya çıkaramadığı için depresyona giriyor. Günümüz insanları sübjektif bir görüşümce aşık dahi olmuyor hatta sevmeyi de bilmiyor; aşklar yalnızlıktan ve boşluk arayışından dolayı gerçekleşiyor gibi. Öyle olmasa bile gerçekten doğru insanı bulabilmesi zor, erkeği ayrı sıkıntı ve kadını ayrı sıkıntı. Dünya olarak bir psikopatolojinin içinde sürükleniyor gibiyiz.

Kişisel iki örnek vereyim: 24 yaşında aslında romantik bir bağı besleyemediğime karar kıldım. Öpüşmek gibi konuları karşı tarafı sevdiğimden değil de daha çok bir tatmin için yaptığımı anladım. Çok dürtüsel bir temelde ve benmerkezci bir örüntüde ilişkileri sürdürüyordum. Bunun PMO'nun verdiği hasardan öte bir sebebi olduğuna inanıyorum ki taraflar üzerinde çok büyük ve geri dönüşü zor yaralar bırakıyordu. Bir yerden sonra romantik ilişkiler aramak yerine geniş bir arkadaş grubunu tercih etmeye başladım. Çevremdeki çoğu insanın ilişkileri zorlukla sürdürdüğüne, alttan aldığına veya tarafların görmek istemedikleri yanlarını maskelediklerini gördüm. Gerçekten "Karşımdaki kişiden hoşlandığımdan bile emin değilim ama sürdürüyorum" diyenlere de rastladım (bunu daha çok kadınlar diyordu).

İkinci örnek ise geçen TÜBİTAK'tan bir hocam görüşmek istedi, bugün Ankara'daki ana şubeye gittim. TÜBİTAK bünyesinde iş yapabilme imkanı gibi bir şeyi söyleyebileceğim ve söylesem bile bana yürekten sevinç duyabilecek o kadar az insan var ki. Herkeste kıskançlık, sahte bir gülüş, yalandan bir sevinç. Sahte çevreler içerisinde ve kendi kimliğimden şüphe duyacağım bir beraberliği istemezdim şahsen. Bu yüzden de bir "Loner" yani tekgezer olmayı seçiyorum.
Ne kadar konuşsam da az kalacak biliyorum. Senin yaşadığın sadece herkesin yaşadıklarından birisi. Senin ve bizim gibi olan milyonlarca insan var (sadece erkekler yaşamıyor; dediğin gibi kadınlar da aynı durumdan mustarip). Birçok insan ciddi bir ilişkinin omuzlarına yüklediği sorumluluğu sahiplenmek istemiyor. Bir paylaşımdan ziyade bir yükmüş gibi görüyorlar.

Geçen gün yine o efsanevi inci sözlük paylaşımını okudum, nofap ile ilgili. Şu bilgisayar mühendisliğini 3,25 ortalama ile bitiren çocuğun hikayesini. O da diyor ya, "İş yerine başladığımda hiç kimsede bir farklılık yoktu, eskiden gördüğüm insanlar burada da aynı şekilde olmaya devam ediyorlardı" diye. Bu aslında temelde toplumsal bir çöküşün sonucu. Yani tarihsel gelişime baktığımızda eskiden (Sanayi Devrimi öncesinde) insanlar daha sağlıklı iken ve VKİ'leri daha düşük iken günümüzde içerisine ne olduğu bile belli olmayan katkı maddeleri katılan bir sürü ürüne maruz kalıyoruz (ben gıda mühendisi olduğum için az çok biliyorum hangi maddenin ne olduğunu).

Öte yandan cinsiyet rolleri arasındaki çizgi iyice bulanıklaşmış durumda. Birkaç kadınla konuşmam oldu, hepsinden de "İlişkinin erkeği olmak istemiyorum, ana kuzusu prenses erkekler görmekten bıktım" sözünü işittim. Bir tanesi de Instagram'dan tanıştığı bir erkekten yakınıyordu. Randevuya çıkmışlar, çocuk kıza "Ben sevgili olmak istemiyorum," demiş. Yani bir karar verememe, sorumluluk almaktan korkma durumu var.

Kendi adıma konuşacak olursam, ben vücuduma saygı duyduğum için önüme gelenle ilişki yaşayacak biri değilim. Bağ kurmadan biriyle bir ilişkiye de girmek istemiyorum ama öyle de birini bulmak zor. Herkes "Kimse kimseye his beslemesin, böylece kimse incinmemiş olur" kafasında. Ben de gitgide yaşlı bilge adam arketipine doğru kayıyorum hayatta.

 
Son düzenleme:

Loner II

Tekgezer
Katılım
22 Tem 2021
Mesajlar
25
Tepki puanı
45
Puanları
16
Yaş
24
Konum
Viyana
Ne kadar konuşsam da az kalacak biliyorum. Senin yaşadığın sadece herkesin yaşadıklarından birisi. Senin ve bizim gibi olan milyonlarca insan var (sadece erkekler yaşamıyor; dediğin gibi kadınlar da aynı durumdan mustarip). Birçok insan ciddi bir ilişkinin omuzlarına yüklediği sorumluluğu sahiplenmek istemiyor. Bir paylaşımdan ziyade bir yükmüş gibi görüyorlar.

Geçen gün yine o efsanevi inci sözlük paylaşımını okudum, nofap ile ilgili. Şu bilgisayar mühendisliğini 3,25 ortalama ile bitiren çocuğun hikayesini. O da diyor ya, "İş yerine başladığımda hiç kimsede bir farklılık yoktu, eskiden gördüğüm insanlar burada da aynı şekilde olmaya devam ediyorlardı" diye. Bu aslında temelde toplumsal bir çöküşün sonucu. Yani tarihsel gelişime baktığımızda eskiden (Sanayi Devrimi öncesinde) insanlar daha sağlıklı iken ve VKİ'leri daha düşük iken günümüzde içerisine ne olduğu bile belli olmayan katkı maddeleri katılan bir sürü ürüne maruz kalıyoruz (ben gıda mühendisi olduğum için az çok biliyorum hangi maddenin ne olduğunu).

Öte yandan cinsiyet rolleri arasındaki çizgi iyice bulanıklaşmış durumda. Birkaç kadınla konuşmam oldu, hepsinden de "İlişkinin erkeği olmak istemiyorum, ana kuzusu prenses erkekler görmekten bıktım" sözünü işittim. Bir tanesi de Instagram'dan tanıştığı bir erkekten yakınıyordu. Randevuya çıkmışlar, çocuk kıza "Ben sevgili olmak istemiyorum," demiş. Yani bir karar verememe, sorumluluk almaktan korkma durumu var.

Kendi adıma konuşacak olursam, ben vücuduma saygı duyduğum için önüme gelenle ilişki yaşayacak biri değilim. Bağ kurmadan biriyle bir ilişkiye de girmek istemiyorum ama öyle de birini bulmak zor. Herkes "Kimse kimseye his beslemesin, böylece kimse incinmemiş olur" kafasında. Ben de gitgide yaşlı bilge adam arketipine doğru kayıyorum hayatta.

Günümüzdeki en sıkıntılı durumlardan biri hem Avrupa'da hem Amerika'daki erkek bireylerin olgunlaşmaması durumu kesinlikle. Bunu Jung tabirinde şöyle açıklayabiliriz: Puer auternus. Erkeklerin hatta doğal olarak toplumun çöküşünün en büyük etkenlerinden biri bu, maskülenitenin kaybı ve erişkinliğe geçişteki fedakarlığın erkek tarafından verilmemesi. Cinsiyet rolleri konusunda kesinlikle haklısın, bundan erkek de kadın da çok fazla etkileniyor; erkek kendinin farkında değil ve kadın da feminen doğasını sergileyememenin bedelini ağır ödüyor.

Gerçek bir bağ kurabilmek günümüz şartlarında o kadar zor ki. Yaşadığın ruh halini son derece iyi anlıyorum. Sadece bu ruh haline girilmeden ve bundan kaçınılarak bir yere varılabileceğine ancak inanmıyorum. Çocukluktaki en yakın 2 arkadaşım mesela buna çok güzel bir örnektir, belki hocam sizin de çevrenizde vardır, ikisi de 24 yaşında ve biri üniversiteyi 6 senede bitirdi ancak ne staj ne insan ilişkileri ne akademi anlamında kendini ileri taşıdı. Hala çocuk gibi ve ailesine çoğu konuda mahkum yaşayan, çevresinde garipsenen birisi. Diğeri ise üniversiteyi 2 yıl uzattı şimdiden, aileden kopuk, kendine özensiz, sorumsuz ve hayatını kazanmaktan aciz bir bireye dönüştü. Bunları bu insanlara söylesek bile bu insanlar sallamayacaktır söylediklerimizi. Toplumun da ne yazık ki büyük çoğunluğu çocukluktaki 2 arkadaş gibi işliyor.
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Günümüzdeki en sıkıntılı durumlardan biri hem Avrupa'da hem Amerika'daki erkek bireylerin olgunlaşmaması durumu kesinlikle. Bunu Jung tabirinde şöyle açıklayabiliriz: Puer auternus. Erkeklerin hatta doğal olarak toplumun çöküşünün en büyük etkenlerinden biri bu, maskülenitenin kaybı ve erişkinliğe geçişteki fedakarlığın erkek tarafından verilmemesi. Cinsiyet rolleri konusunda kesinlikle haklısın, bundan erkek de kadın da çok fazla etkileniyor; erkek kendinin farkında değil ve kadın da feminen doğasını sergileyememenin bedelini ağır ödüyor.

Gerçek bir bağ kurabilmek günümüz şartlarında o kadar zor ki. Yaşadığın ruh halini son derece iyi anlıyorum. Sadece bu ruh haline girilmeden ve bundan kaçınılarak bir yere varılabileceğine ancak inanmıyorum. Çocukluktaki en yakın 2 arkadaşım mesela buna çok güzel bir örnektir, belki hocam sizin de çevrenizde vardır, ikisi de 24 yaşında ve biri üniversiteyi 6 senede bitirdi ancak ne staj ne insan ilişkileri ne akademi anlamında kendini ileri taşıdı. Hala çocuk gibi ve ailesine çoğu konuda mahkum yaşayan, çevresinde garipsenen birisi. Diğeri ise üniversiteyi 2 yıl uzattı şimdiden, aileden kopuk, kendine özensiz, sorumsuz ve hayatını kazanmaktan aciz bir bireye dönüştü. Bunları bu insanlara söylesek bile bu insanlar sallamayacaktır söylediklerimizi. Toplumun da ne yazık ki büyük çoğunluğu çocukluktaki 2 arkadaş gibi işliyor.
O iki örnekteki gibi biri sayılırım ben de. Tek farkım 28 yaşında olmam ve kendimi geliştirmek için az ya da çok, küçüklü büyüklü geliştirmeye çalışmak ve bunun için uğraşmak. Şimdilik elimden okuyup araştırma yapmak ve tabii ki ne tür düşmanlarımın olduğunu öğrenmek geliyor. En yakın zamanda İş-Kur'a başvurup iş aramaya başlayacağım. Eskiden kendimi gereksiz yere başkalarıyla kıyaslardım ama bir süredir sadece kendimle kıyaslıyorum, "Bugün dün yapmadığım neyi yapabilirim?" diye soruyorum kendime.

Mesela şu an yazlıktayım. Ne bileyim, kuru otları alıyorum ya da çiçekleri suluyorum. Çoğu kişinin ihmal ettiği bir şey olan düşüncelerimle baş başa kalıyorum.
 
Son düzenleme:

DadaşMan

Yeni Fapstronot
Katılım
13 May 2025
Mesajlar
34
Tepki puanı
16
Puanları
9
Erzurum’da 6. seneyi doldurdum 6 senedir yalnız geçirmemin en güzel örneği olmuş başlık hayatımın büyük bir dönemini anlatıyor fakat bütün gelişimimizi yalnızlığa olan sadaketimize borçluyuz boş laflara kulak asanlardan değiliz boşlukları dolduruyoruz en azından
 

SlaveToMaster

Münzevi Adam
Katılım
25 Nis 2025
Mesajlar
347
Tepki puanı
332
Puanları
103
Yaş
28
Konum
Aydın
Erzurum’da 6. seneyi doldurdum 6 senedir yalnız geçirmemin en güzel örneği olmuş başlık hayatımın büyük bir dönemini anlatıyor fakat bütün gelişimimizi yalnızlığa olan sadaketimize borçluyuz boş laflara kulak asanlardan değiliz boşlukları dolduruyoruz en azından
Açıkçası çok fazla yalan dolan ilişki var etrafta. Ben böyle yalan dolan olan yerlerde takılmaktansa yalnız kalmayı tercih ediyorum.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst