Son Paylaşımlar

Sitemize Hoşgeldiniz NeverFap Türkiye

Bize katılmak için kayıt olabilir veya giriş yapabilirsiniz.

Forum Rehberi >>>

Neverfap Türkiye Forum kurallarını öğrenmeniz ceza almanızı engeller. Kurallarımızı okuyunuz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Yönetimle İletişime Geç >>>

Sitemizi kullanırken yaşadığınız sorun ve önerilerinizi yöneticiler ile paylaşabilirsiniz. Sağdaki simgeye tıklayarak gidebilirsiniz.

Pmo Günlükleri

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Bu başlığı açmamdaki amaç bağımlılıktan kurtulmak için vereceğim mücadeleyi anlatmak ve bu süreçte üzerimdek her türlü etkisini inceleyip paylaşmaktır.
Yaşım 21, bu bağımlılığa 10 yaşımdan beri sahibim. Ağır bir bağımlıyım ve en uzun 46 gün pmo'dan uzak kalabildim. Her şeyden öne bu bağımlılıktan uzak kalmam için kesinkes bir disipline ihtiyacım var. Gerek hayattaki amacım ve gerekse de akıl sağlığım için hayatımı düzenlemeliyim.
Yatış/Kalkış: 21:00 - 05:00
Ödevlerim dışında hiçbir şekilde gereksiz internet kullanımı olmayacak.
Onun dışında günde asgari beş buçuk saat okuma yapılacak.
Birde haftanın 5 günü 45 dakika yürüyüş yapacağım.

Şu an için planlarım bunlar.

Saat 10:15'te sürecimi bozdum. Ayrıca günlükler gece saat 20:30'ta yazılacaktır.

Gün 0

Şu an için ağlamaklı bir ruh hali içerisindeyim. Bu bağımlılık beni çok yıprattı ve akıl sağlığıma alabildiğine zarar verdi. Bu zararlar abartı ya da kötü düşüncelerin bir çarpıtması değil doğrudan doğruya fizyolojik sonuçların bir neticesidir. 11 günlük sürecimi bozdum ve bu, beni amacım için geriye attı. Matematik ve İngilizce öğrenme planlarımın aksaması ve bir daha kazanamayacağım zamanın akıp gitmesi beni deli ediyor. Bütün haz kaynaklarını kesmem ise bende yoğun bir can sıkıntısı ile ızdıraba yol açıyor. Yine de internette zaman israfı videolar seyrederek kendimi tuzağın içerisine atmayacağım. Artık benim canımı yakan ruh hastalıklarımı ve bağımlılık krizlerini bekliyorum.
 
Son düzenleme:

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 1 ve 2

Pmo yaptıktan sonra bu bağımlılığı hiçbir zaman bırakamayacağım kaygısı baş gösterdi. Sonra ise chaser effect ile uğraştım ve süreci tekrar bozacağıma dair yoğun bir kaygı beni ele geçirdi ve ağlamaklı halimle birlikte yüzümün sol tarafına uyuşma indi. Ayrıca yüzümün sol tarafı bir damar gibi atıyordu. Bu yıl aşırı kaygıdan dolayı sık sık bu uyuşmaları yaşadım. Eğer nörolojik bir problem değilse bu kesinlikle psikolojik. Beynimdeki damarlar çok fazla hareket ediyor. Damarlar atıyor ve sıkılıyor kimi zaman basınç hissediyorum. Bunların temel nedeninin motoru çok ısıtmaktan kaynaklandığına eminim. Çok fazla düşünüyorum ve bu düşünceler otomatik, obsesif ve kaygı verici işlevsiz düşünceler. 2024 yılının Aralık ayında başlayan ve hala devam eden bu işlevsiz düşüncelerim beni deli ediyor. Kitap okumamı ve odaklanmamı mahvediyor. Açıkçası 41 günlük bir süreçte bu düşüncelerin azaldığını ve fizyolojik açıdan daha rahat olmaya başladığımı söyleyebilirim. Fakat rahat yüzü görünce yani acı çekilince bir boşluk hissettim ve o boşluğu, acıyla doldurmaya itildim. Ne kadar da aptalım!

Şimdi ise ikinci günümdeyim ve çok daha rahatım. Okumalarımı yapıyorum ve her şeyi zamanında hallediyorum. Tek sorunum hala uyku saatimden birkaç saat sonra yatabiliyor olmam. Takıntılı düşüncelerimin azalmasındaki en büyük neden kuvvetle muhtemel pmo'dan sonra gelen -dopamin ve daha başka- nörotransmitterlerin salınımı ile rahatlamamla ilgili. Zaten birçok kez relapseten sonra bu konuda rahatlama yaşadım ama birkaç gün sonra geçiyor. Ardından beynimin kıvrandığını, hiçbir şey yapacak halimin olmadığı yoğun bir dirimsel güçsüzlük çektiğim zamanlar geliyor. Anladığım kadarıyla sağlıklı bir beynim olsa çok daha az takıntılı/zorlanımlı düşüncelere uğrayacak ve sonunda kurtulacağım. Yine de nadirda olsa okb yaşadım. Bağımlılığı bırakmam için çok fazla neden var.

Bu süre zarfında aile bireylerim hakkında çok fazla düşünme fırsatı buldum. Açıkçası, güçsüzlüğümun ve kusurluluğumun kaynağı olan içinde yaşadığım bu aile, onlara karşı sevgi beslememi imkansız kılıyor Gerçekten de bana yapılan muameleler bende yoğun bir haksızlığa uğrama duygusu ve öfkeyle adalet arama isteğini ortaya çıkarıyor. Bu kadar yoğun bir anlayış kıtlığı hepsine nefret duymama yol açıyor. Yaşadığım bu öfke ve onların haddi aşan davranışlarına karşı artık kendimi daha da fazla soyutlamaya başlamak zorundayım. Artık ilk muhabbeti başlatan taraf olmayacak ve kendi halimde takılacağım.

İlerleyen zamanlarda artarsa eğer okb ve işlevsiz düşüncelerimden bahsedecek ardından bunları çözümlemekle uğraşacağım.
 
Son düzenleme:

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 3

Lanet olsun! Her sabah kalktığımda miğde ya da büyük olasılıkla büyük bağırsak ağrıları ile uyanmak benim kaderim. Tam üç, dört saat sürüyor ve beni aşırı yoruyor. Hayattan nefret ettiriyor. Bugün bir buçuk saat fazla yattım ve 06:30'da kalktım ve bu canımı sıktı. Yine de görevlerimi tamamlamış olmam beni rahatlattı.

Gün içerisinde diğer günlere göre çok daha kaygılıydım. Kimisi durduramadığım iç sesimden kimisi de herhangi bir ses olmaksızın sadece kaygıydı ve çok rahatsız ediciydi. Evet artık tam anlamıyla zorlu günler yarınla başlayacak gibi duruyor. Umarım yanılıyorumdur.

Bugün iç seslerimin çözümlenmesi hakkında bazı hipotezlerimi anlatacağım. İlk başta şemasal ilerlemek istiyorum. Kuvvetle muhtemel kusurluluk şemam çok güçlendi ve beni rahat bırakmıyor. Lakin bu söylevim daha öncesinde bahsettiğim bir olguyla çelişmekteymiş gibi duruyorsa da tezatı izale edeceğim. Bağımlılık sürecimde başarı sürem arttıkça kusurluluk şemasının göstergeleri azalıyor ve yok oluyor idiyse nasıl oluyorda bende böyle bir uyum bozucu şemadan bahsedilebilir? Çünkü tamamen ortadan kalkması ya da gücünün alabildiğine azalması çokta beklendik değil. Şöyle ki: Ne kadar bağımlılık sonucu itibari ile dürtüselleşirsem zihnimin kontrolünü kaybediyorum ve bu da zihinsel sorunlarımın gün yüzüne çıkmasını hızlandırıyor ve beni savunmasız kılıyor. Cinsel dürtünün bir partnerle tatmini esnasında hiç olmadığımız kadar dürtüselleşiyoruz ve bu esnada nasıl ki karakteristik tutkularımız kendisini kontrol edemediğimiz bir şekilde kendisini gizleyemiyorsa aynı şey kusurluluk şemamın dürtüleri için de geçerlidir. Bedenimizin soğuk veya antibiyotikler sonucunda hastalıklara açık hale gelmesi gibi bir benzetme yapılabilir. Testosteron ve dopamin + diğer nörotransmitterler bize temel gücümüzü sağlayan maddeler ve onlardan yoksun olmak bizi hastalığa açık bir hale getiriyor. Yani hasleten böyle bir şema var ama savunmam güçsüz. Çelişkiyi giderdiğime göre devam edeceğim. Kusurluluk şemam kendisini üç şekilde göstererek beni aşırı derece de uyarıyor:

1-) Öncelikle insanlara başarımı gösterdiğim bir performans sergiliyorum. Zihnim beni buna itiyor ve bunu neredeyse hiçbir zaman ben başlatmıyorum. Bunu yorumlama şeklim, kusurluluktan kurtulmak için çırpınmam ve özsaygı temin etmeye çalışmamla ilgili olduğuna yorumluyorum. Yani şema ile mücadele için savunmacı şekilde tetikleniyorum ve bu beni çok kaygılandırmasa da çok fazla düşünce yükü yapıyor ve beynime acı çektiriyor, odağımı yok ediyor. Bunu yapmasam büyük ihtimalle şema ortaya çıkacak ve beni ezeceltir. Kimi zamanda performansımı sergilerken başarısızlığa uğruyor ve utanca boğuluyorum.

2-) Ruminasyonlar. Ruminasyonlar geçmişte sergilediğim her türlü performansı tekrar tekrar kurmama yol açıyor. Aha! Bir süre sonra bir noktada kusur hissediyorum ve hissettiğim bu kusur ömür boyu peşimi bırakmıyor ve sıksık kendini hatırlatıyor. Bir noktada başarısızlığa uğradım, eleştirildim ve utanca boğulum. Başarısızlığa karşı kendimi savunuyorum hem de sesli, alın size bir kompulsiyon. Bu nokta da utanç ve çok yoğun bir kaygı duyuyorum. Bunu değiştiremezsem asla feraha eremeyecek ve çok içten bir şekilde hatalı ve kusurlu bir insan olduğum etiketlemesi ile nefret edileceğim. Bu beni öldürüyor, özsaygı mı parçalıyor ve hiçbir şeyden emin olamayacak kadar sindiriliyorum.

3-) Geleceğe dair obsesif kurgularım. Bu noktada toplum içerisindeyim. Şimdi oradayım ve konuşuyor, davranışta bulunuyor, insanlar tarafından görülüyorum. Ama tam da bu esnada ketlendim, tamamen kaskatı ketlendim. Miliyon yıllık evrimimizin bize kazandırdığı kalıtımsal savunma mekanizmam devrede donup kaldım. İnsanlar, duruşumu yani görünümümü, sesli duyulacak biçimde konuştuğum şeyleri ve davranışımı, el, kol, sırt hareketlerimi evet her şeyimi eleştiriyorlar ve benden tiksiniyorlar. Beni başarılı olmaya çalıştığım ve kendimi gözler önüne serdiğim için gösterişçilikle suçluyorlar veya dış görünüşü çirkin, pis bir adam olmamla itham ediyorlar.Özellikle kadınlar ve genel olarak toplum. Beni her şeyden çok bu çileden çıkarıyor ve tamamıyle bu döngüden kurtulmam çok zor.

Temelde amacım başarı olmak ya da olmamak değil. Biyolojik bir gereksinim ve biyolojik bir çıkar olan özsaygıyı kazanmak ama bu engelleniyor hem de elimde olmadan. Kuduruyorum! Beni çok öfkelendiriyor. Testosteron aynı zamanda saldırganlıkla ilgili bir hormondur fakat bu saldırganlık zalimce değildir. Erkek aslanın bir dişinin üstüne çıkmak noktasında gösterdiği çaba ve dişiyi ısrarla kovalama şeklinde ortaya koyduğu girişimcilikle ilgilidir. Sadece cinsellikteki başarıyı ve girişimciliği değil hayatın her alanında atılgan olmanızı sağlayan ve özsaygınızı temin eden bir hormondur da. EVET BENDEKİ ÖSTROJEN! Ne yazik ki kaybediyorum. İnsanlığımı, erkekliğimi yitiriyor ve eritiyorum. Hayatta her şeyimle aşağılanıyor ve korkuyorum. Hiçbir şey yapamaz halde ketleniyorum. Sağıma bakacak cesaretim bile yok.
 
Son düzenleme:

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 4

Bugün planıma sadık kaldım ama bazı kural ihlallerinde bulundum. Mesela bir saat sosyal medya kullandım oysa kullanmamalıydım. Bunun temel nedeni son pmo'mdan sonra artçı dopaminin kaybolmasıdır. Artık tam olarak isteksizlik, depresyon ve can sıkıntısı batağına saplanıyor olmamla alakalı bir durum, Hiçbir şey yapasım yok. Hatta bugün pmo yapmayı çok güçlü dürtülerle olmasa bile düşündüm. Kendimi sosyal medyaya kaptırırsam devamında pmo'da gelecektir. Bugün bozmaya doğru itilmemin sebebi açıkçası her şeyin düzgün gitmesi ve bugün düne göre çok az takıntılı, zorlanımlı düşüncelere maruz kalmam ve iyi olduğumu düşünmemle ilgili fakat bu beynimin dopamin ihtiyacı için bir kandırmaca çünkü ilerleyen zamanlarda güçlü bir isteksizlik ve can sıkıntısı vurdu. Stres anında hayat içerisinde daha kötü olacağımı bildiğimden bozamayacağımı kendime hatırlattım. Ek olarak bugün hiçbir şey yapasım, hiçbir yabancı insanla diyaloğa giresim yoktu. Anksiyeteden farklı olarak depresyon da eşlik ediyor. Takıntılı olmasada hatrı sayılır bir anksiyete de yaşadım. Kalbim bir süre durmak bilmedi ve dışarıda rahat hissedemedim. Kitap okumak bile ilk iki buçuk saatten sonra çok yorucu geldi oysa ilk üç gün odak sorunu dışında ciddi bir sorun yaşamamıştım ve bugün çabuk yoruldum. TEHLİK ÇANLARI ÇALIYOR! Hazırlık yapmalıyım!!!
 
Son düzenleme:

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 5

Bugün tam bir felaketti. Kalkış saatimde kalkmama rağmen aşırı derece de uykum vardı çünkü maksimum beş saat yatmışımdır ve diğer günlerin birikmiş uykusuyla kafamı bir koydum ve saat onda kalktım. Yine hiçbir şey yapasım yoktu ve 17:00'a kadar herhangi bir şey yapmadım. Kitap okumadım, sosyal medyaya da girmedim. Kişisel bakım namına da yürüş adına da bir şey yapamadım çünkü hiçbir şey yapasım yoktu ama beni rahatsız eden bazı düşüncelerim vardı. Mesela süreci bozmam için gelen cinsel dürtü ve sonrasında yalnızlığım, kadınsızlığım ve onlar tarafından beğenilmeyeceğime dair inancım, ünsüzlüğüm. Tabii ki bunlar anksiyete yaratmadı ama depresyonuma depresyon kattı. Bir taraftanda sosyal medya kullanmadığımda ne kadar fazla düşünülecek mühim meseleler olduğu ve hayatta oyun ve eğlenceye pek az yer olduğu ve yaşamın, yaşamımın acıdan ibaret olduğu ve acının varolan tek şey olduğu ve böylece realitenin pesimizim olduğunu kavradım. Ardından öleceğimi farkettim. Evet, ölecektim ve yakınlarımın başına gelen şey benim de başıma gelecekti ve şimdi olduğum gibi o zaman da yalnız olacaktım ve öylece ölecektim. Bunlar bir tarafa ölecek olmam beni dehşete düşürdü! Öbür taraf varsa diye kaygılandım. UMARIM YOKTUR ÇÜNKÜ OLABİLECEK EN İYİ ŞEY ADİLDE OLSA BİR TANRININ VAR OLMAMASIDIR. Sonra yok olma ihtimali beni üzücü bir rahatlığın içine bıraktı. Sonra kimi zaman aklıma gelen şu düşünce beni ele geçirdi: Kendimi koskoca dört saat hiçbir şey yapmayan öylece duran gorillere benzettim ve primatlarla bir olma hissinin ahengine kendimi kaptırdım. Sonra şiddetli bir can sıkıntısı vurdu. Katlanılmaz olduğunda bir film izledim ve sonra bilgisayarın başına geçip yaklaşık iki saat oyun oynadım. Crysis 3! Harika bir oyun. Gerici doğası beni odaklanmaya zorladı ve iki saatliğine gerçeklik ortadan kalkmış ve farklı bir gerçelikte var olmuştum. Başım ağrımaya başladığında bilgisayarın başından kalktım. Başım zonkluyor ve dönüyordu gerçeklik algımı kaybettirdi. Hiçbir zorlanımlı düşünce yoktu ve tamamen başka alemdeydim. Oyunların bu doğasını seviyorum. Beni rahatlatıyorlar. Yarın daha kolay olmasını ummaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Ruhumun kontrolünü elime alana kadar bir köle olarak sürünüyorum. Yine de 5 gün süreçte hiçbir şey olsada iyi bir aralık. Sürecimi bozmak istemiyorum her türlü zayıflığım, başarısızlığım ve garabetliğimle kendimi kabul ediyorum. Yapacak bir şeyim yok ama olması için öğrenmek, okumak zorundayım. Paralize olamam. Hareket etmeliyim, ölüm çok yakında ve hızla ona ilerliyorum!
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 6

Uyku problemim ciddi bir problem. Yedi buçuk saat yatmam gerekirken beş saat yatıyorum ve bu beni uykulu yapıyor. Düne göre görevlerimi yerine getirme noktasında daha iyiydim. Tek sorun uzun bir okumanın sonlarına doğru kavrama ve takip gücüm azalıyor ve zihnim karmaşıklaşıyor bu da haliyle anksiyete yaratıyor. Birde şunu farkettim ki kelimeleri hatırlamakta ve bir şey anlatırken kelimeleri çağrıştırmada zorluk yaşıyorum. Bunun süreçle ilgili olduğunu ne zaman bozsam böyle olduğunu tecrübe ettim. Gerçekten can sıkıcı bir durum. Bu yan etkinin törpülenmesi için bugün omega 3 yağı kullandım. Dha oranı yüksek olanlarından ki beyin ve göz sağlığıma iyi gelsin. Zaten gözlerim de kaygı ve baş dönmelerinden dolayı çatlıyordu. Faydasını göreceğimi umuyorum.

Bugün sosyal medyaya yarım saat girdim. Crysis'i ise iki saat oynadım. Harika bir oyun ama kulaklık ve ekran başımı ağrıttı. Bundan sonra kırk beş dakikayı geçmemeye çalışacağım. Yaşlanmışız, kaldıramıyoruz artık.

Süreç hakkında konuşacak olursam iyi gidiyor. Bugün rastgele bir iki tetikleyici gördüm fakat çarçabuk terkettim. Ayrıca sabah erken saatlerde diğer günlere göre daha yoğun ama kısa süren bir istek geldi. Chaser'dan çıkmama bir gün kaldı fakat umarım istencim artarak çoğalmaz. Geçmiş süreçlerimden biliyorum günlerce bitmek bilmez, uzun ve kıvrandırıcı krizlerim olmuştu. O günlere de hazırlanmalıyım. Matematik, İngilizce, kalın bir ses, halsiz olmayan bir iskelet, doluluk hissi olan ağır bir beyin ve zorlanımlı düşüncelerin silinip atılması için pmo yapmamam gerektiğini unutmam umarım.
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 7 ve 8

Yedinci günün akşamı özellikle çok yorucuydu çünkü depresyondan, can sıkıntısından beynim beni pmo'ya itiyordu ve bir an da her şeyin kontrolünün elimden çıktığını, yokuş aşağıya sürüklendiğimi hissettim. Bu hissimin nedeni son günlerde uyku düzenimin ve okumalarımın çok geç saatlere sarkması ve hafiften sosyal medya kullanımına başlamamla ilgiliydi. Kısacası sorumluluklarımı yerine getirmiyordum ve onları yapacak kadar motive de hissetmiyorum. Yani hiçbir şey yapasım olmuyor. Bunun üstesinden gelmemin yolu sosyal medya kullanmamak ve hafif, eğlenceli romanlar okumak. Bu planımı devreye sokacağım çünkü takip etmesi ağır psikolojik ve felsefi yazılar okuduğumda acı çekiyorum ve daha iyi olana kadar yani odak ve kavrama gücüm tekrar ikame olana değin sabretmeliyim. Ayrıca on veya on beş gün sonra etkisini göstereceğini umduğum omega 3 alımıma da devam ediyorum.

Anksiyete krizmlerim azaldı. Hatta bu hafta boyunca ilk iki gün dışında çok ekstrem düzeyde bir rahatsızlığım olmadı. Tabii arada bir yüzümün uyuştuğu oldu fakat çok yoğun değildi. Şimdi de can sıkıntısı ve uyarılma yokluğu çekiyor + beyin sisini en hard seviyede yaşıyorum. Cümle kurmak ve kelimeleri hatırlamak zor. Düşünmem gerekiyor ve bu da belli bir düzey de anksiyete yaratıyor.

Ayrıca anksiyete azaldığı için kendimi daha iyi hissediyorum bu da sürece olan inancımı yitirmeme yol açıyor. Bunun nedeni üzerine bir çözümlemede bulunmak istiyorum. Şimdi bu durum pmo'nun bana olan zararları hakkında, yol açtığı sorunlar hakkında her şeyi unutmama yol açıyor ve bu da nofap'a olan inancımı kaybetmeme neden oluyor. Benim bu durumda olmamım en temel sebebi olarak pmo'yu görmem fakat acı çekmediğim için sorunlarımın kaynağı hakkında kafa karışıklığı yaşıyorum. Şöyle bir durum keşfettim. Pmo yaptığımda anksiyete + okb'em bazen artıyor ve bazen azalıyor. Yani kafamı bir bozuyor bir düzeltiyor gibi. Galiba son pmo'm daha düzeltici bir etki yarattı. Tabii yine de diğer sorunları kırklı günlerimdeki gibi çözüyor değil. Kendime şunları hatırlatıp sorunumun üstesinden gelebilirim : " Daha pmo sürecinin çok erken zamanlarındasın ve eğer bozarsan çok daha geriye düşeceksin. Ayrıca odaklanmak ve zor işleri takip edebilecek motivasyon için reseptörlerinin iyileşmesi gerek. Sabah telefona bakmadığında nasıl beynin daha rahat ve baktığında daha bozuksa pmo yaptığında ise daha çok bozulacak, dikkatli olmalısın!" hatırlatmalarını kendime yapmalıyım.

Sekizinci günümdeyse dinlenmedeyim. Her şey serbest. Kitap okumuyor ve dizi, film izleyebiliyorum. Eğer bunu yapmasaydım yedinci günün akşamındaki can sıkıntısını atlatamayabilirdim. Sorumluluklar can sıkıntısını arttırıyor. Yapmam gereken şeyleri yapmamak ve yapmamın gerekmesi stres yaratıyor. Dediğim gibi roman benzeri daha hafif kitaplar okuyacağım.

Birde öfkemden bahsetmek istiyorum. Kusurlu hissettiğim atak anlarında bazen öfkeleniyorum. Neden böyle hissediyorum, sağlıklı bir hayata, utanç duymadığım bir hayata hakkım yok mu? Bu sorunun cevabı engellenme ve ret olunca çok fazla öfkeleniyorum. Fakat şema ile mücadele de yanlış bir yol. Kimi zaman daha makul yollar öfkemi ortadan kaldırıyor fakat nüksten kaçış uzun bir zaman imkansız duruyor. (ÖNEMLİ!!!)

Her neyse, yarın bağımlılık ile mücadelemin dokuzuncu günü ve ayın ilk günü olacak. Doksan günü hedeflediğim için periotları dokuz dokuz bölmek daha makul. On tane dokuzluk zaman dilimi bittiğinde hedefime ulaşıyor olacağım. O halde planlarımı dokuzar günlük süreçlere bölebilirim ve sekizinci günü ise dinlenme günü ilan ederim ve sürecimin zaman aralığını şöyle ifade edeceğim : 01:07 gibi yani ilk kısım kaçıncı period olduğunu diğeri ise tamamlanmamış periodun gününü ifade edecek. Planlamaya geçeyim. Önümdeki dokuz günlük periotta İngilizce çalışmaya başlıyorum. Dil öğrenmek çok fazla efor gerektirdiğinden sabahın ilk iki saatini buna harcayacağım. Yarım saat dilbilgisi, bir saat okuma ve yarım saat dinleme şeklinde olacak. Geriye kalan üç buçuk saati ise Türkçe okumalarımla dolduracağım ve ilerleyen zamanlarda elimdeki Türkçe kitapları bitirdiğimde tamamıyla İngilizce okumalara döneceğim. Bakalım, günlük iki saat çalışmalarımla kaç period sonra tamamen İngilizce'ye döneceğim bilmiyorum. Sekizinci gün hariç telefonla gereksiz vakit kaybetmeyecek ve aynı saatte kalkmaya çalışaçağım. İlk periotta uyku konusunda başarısız oldum, bakalım ne zaman toparlayacağım. Yine de eğer uyku saatimi toparlayamıyorsam gereksiz uyaranlar ile mücadeleye devam ederim bu daha kolay. BÖYLECE HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAYACAĞIM!
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 9

Her geçen gün şiddetini arttıran pmo isteklerimi farkediyorum. Bugün beşte kalktım ve beş saat yattım. Uykulu ve halsizim fakat ödevlerimi tamamladım. Saat yedi gibi istek geldi ve ilk baştaki şiddeti azalarak geçti fakat sonra tekrar vurdu ve böyle on ikiye kadar devam etti. Buna ek olarak bağırsak ağrılarımla beraber yoğun bir kusma hissi duydum ve iki gündür tuvalete çıkmadım. Kriz anlarında bozmaya yakın hissediyordum ve o esnada pmo yapmama gerekçelerimi unuttum fakat biraz zihnimi zorlayınca yapmama nedenlerimi hatıladım. Odak sorunum hala ciddi bir sorun ayrıca testosteron artışı ile beraber "bir yağ tulumu olmak yerine daha kaslı bir erkek olacağım." düşüncesi dayanma gücümü arttırdı. Bunlar yeterli nedenlerdi ve krizleri kolayca atlattım. Krizler genelde son izlediğim pornonun görüntülerini çağrıştırarak geliyor. Son pmo esnasında kontrolsüz boşaldım ve son izlediğim pornodan yeterli tatmini alamadığım için içimde bir ukte kaldı. Bu tür süreçlerin mücadelesi en zor süreçlerden fakat umuyorum ki on beş gün sonra cinsel istekte azalma olur. Bazı yetmişlerine gelmiş adamlardan cinsel isteklerinde ve porno izleme dürtülerinde bayağı azalma olduğunu duymuştum. Umarım bende de azalacaktır. Şu anda testislerimde bir ağırlık ve rahatsızlık hissi var zannedersem spermler atılmak isteniyor.

Bugün diğer günlere nazaran ekstrem bir kaygı vardı. İki bardak kahvenin etkisine ve krizlerle mücadeleye bağlıyorum.

Açıkçası bugün kadınsızlık sorunuma değinmek ve evlilik hakkındaki fikirlerimden bahsetmek istiyorum. Öncelikle benim düşünce sistematiğimin altında yatan şey testosteron artımı için boşalmamak ayrıca iyi bir odak ve mutlululuk için hazlardan uzak durmaktır. Evlilik; kaygı, stres, yük, gereksiz bir insanı yanında tutmak ve alan hakimiyetinin kısıtlanması demektir. Bir meta paylaşılmadıkça çoğalır ve uzun süre yeterlidir. Evlilik paylaşmaktır ve paylaşmak hızlıca tükenim demektir. Yine de insan doğasını yadsıyamam. Cinsel dürtü ve kadın bedenini keşfetme merakı cezbedicidir ve cinsel ilişki hayatta bir, iki defayı geçmeyecek şekilde denenebilir. Bunun dışında bir kadınla evlenmek pmo sonrası pişmanlık ve hayal kırıklığından başka bir şey değildir. Cinsel ilişki ise yorucudur ve yedi dakika mücadele etmek büyük bir başarıdır. Hazzı ise pmo'dan daha az veya aynıdır. Bu durum da zaten testosteronun korunumu kanunu ve kadınlarla uzun süreli gereksiz ilişki kurmaktan uzak kalma prensibi ile uyumludur. Bunlar kusurluluktan dolayı kadınlardan utanmamın ve onlarla ilişki kuramamamın rasyonelleştirilme biçimi değildir. Bundan dört, beş ay önce kadınlarla bir bağım olmadığı için gerçekten üzülürdüm fakat testosteron ve zamanın ne kadar mühim olduğunu ölüm ve güç eksikliği ile daha iyi anladım. O yüzden kadınlar da otomatikman benim için erkek hükmüne geçti ve bir daha kadınsızlık hakkında yakınamadım.

Böylece ilk periodum tamamlanmış bulunmakta. Yarın İngilizce çalışmaya başlayacağım.
 
Katılım
31 Ocak 2024
Mesajlar
529
Tepki puanı
1,455
Puanları
160
Gün 9

Her geçen gün şiddetini arttıran pmo isteklerimi farkediyorum. Bugün beşte kalktım ve beş saat yattım. Uykulu ve halsizim fakat ödevlerimi tamamladım. Saat yedi gibi istek geldi ve ilk baştaki şiddeti azalarak geçti fakat sonra tekrar vurdu ve böyle on ikiye kadar devam etti. Buna ek olarak bağırsak ağrılarımla beraber yoğun bir kusma hissi duydum ve iki gündür tuvalete çıkmadım. Kriz anlarında bozmaya yakın hissediyordum ve o esnada pmo yapmama gerekçelerimi unuttum fakat biraz zihnimi zorlayınca yapmama nedenlerimi hatıladım. Odak sorunum hala ciddi bir sorun ayrıca testosteron artışı ile beraber "bir yağ tulumu olmak yerine daha kaslı bir erkek olacağım." düşüncesi dayanma gücümü arttırdı. Bunlar yeterli nedenlerdi ve krizleri kolayca atlattım. Krizler genelde son izlediğim pornonun görüntülerini çağrıştırarak geliyor. Son pmo esnasında kontrolsüz boşaldım ve son izlediğim pornodan yeterli tatmini alamadığım için içimde bir ukte kaldı. Bu tür süreçlerin mücadelesi en zor süreçlerden fakat umuyorum ki on beş gün sonra cinsel istekte azalma olur. Bazı yetmişlerine gelmiş adamlardan cinsel isteklerinde ve porno izleme dürtülerinde bayağı azalma olduğunu duymuştum. Umarım bende de azalacaktır. Şu anda testislerimde bir ağırlık ve rahatsızlık hissi var zannedersem spermler atılmak isteniyor.

Bugün diğer günlere nazaran ekstrem bir kaygı vardı. İki bardak kahvenin etkisine ve krizlerle mücadeleye bağlıyorum.

Açıkçası bugün kadınsızlık sorunuma değinmek ve evlilik hakkındaki fikirlerimden bahsetmek istiyorum. Öncelikle benim düşünce sistematiğimin altında yatan şey testosteron artımı için boşalmamak ayrıca iyi bir odak ve mutlululuk için hazlardan uzak durmaktır. Evlilik; kaygı, stres, yük, gereksiz bir insanı yanında tutmak ve alan hakimiyetinin kısıtlanması demektir. Bir meta paylaşılmadıkça çoğalır ve uzun süre yeterlidir. Evlilik paylaşmaktır ve paylaşmak hızlıca tükenim demektir. Yine de insan doğasını yadsıyamam. Cinsel dürtü ve kadın bedenini keşfetme merakı cezbedicidir ve cinsel ilişki hayatta bir, iki defayı geçmeyecek şekilde denenebilir. Bunun dışında bir kadınla evlenmek pmo sonrası pişmanlık ve hayal kırıklığından başka bir şey değildir. Cinsel ilişki ise yorucudur ve yedi dakika mücadele etmek büyük bir başarıdır. Hazzı ise pmo'dan daha az veya aynıdır. Bu durum da zaten testosteronun korunumu kanunu ve kadınlarla uzun süreli gereksiz ilişki kurmaktan uzak kalma prensibi ile uyumludur. Bunlar kusurluluktan dolayı kadınlardan utanmamın ve onlarla ilişki kuramamamın rasyonelleştirilme biçimi değildir. Bundan dört, beş ay önce kadınlarla bir bağım olmadığı için gerçekten üzülürdüm fakat testosteron ve zamanın ne kadar mühim olduğunu ölüm ve güç eksikliği ile daha iyi anladım. O yüzden kadınlar da otomatikman benim için erkek hükmüne geçti ve bir daha kadınsızlık hakkında yakınamadım.

Böylece ilk periodum tamamlanmış bulunmakta. Yarın İngilizce çalışmaya başlayacağım.
Çok iyi çözümlemeler var emeğine sağlık
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 01/10-11
YOKUŞ AŞAĞI

Onuncu gün tam anlamıyla bir kriz günüydü. Gerçek bir kriz deneyimledim ve bazı keşiflerde bulundum. Kriz öyle yoğundu ki uzun bir süre azalmak bilmedi. Hatta bozmak istedim fakat sabrettim ve irademi kullandım. Sadece İngilizce çalışabildim ve başka her hangi bir şey yapabilecek enerjide değildim. Zaten kriz kendisini her gün arttırarak geleceğini göstermişti. Açıkçası hazırlıksızdım fakat krizi atlatmam uzun yılların bana kazandırmış olduğu farkındalık ve içgörü sayesindedir. Bu iki gündür yaşadığım krizler ergenlik çağlarında olan birçok bireyin atlatamayacağı cinstendi. Özellikle on iki ve on altı yaşları arasındaki gençlerin güçlü bir otokontrol mekanizması kurmaları çok zordur. Bu otokontrol mekanizması birçok parçadan oluşur ve uzun bir çalışma gerektirir. En iyi savunma hiç çarpışmamaktır, hiç pmo'ya bulaşmamaktır. Bu noktada çocuklar bilinçlendirilmeli. Ebeveyinler çocuklarına neredeyse hiç kıymet vermiyor, bir uzuvları gibi veya meta gibi davranıyorlar. Bir neslin çöküşünden bahsedeceksek bunun sorumlusu; sosyal medyaya, dizilere ve filmlere suç atanlardır. Asla ve asla kendilerine eleştiri kabul etmeyen ve çocuklarına utku için kontrolsüz şiddet uygulayan narsistik-sadistik ebeveyinler yüzündendir. Cehaletleri ve zalimlikleri ile birlikte çocuklar çöp oluyor. Her neyse, işte onuncu gündeki krizde kendimi, süreci bozduktan sonra olacaklarla ilgili geçmiş deneyimlerimin acısını hatırlatarak hafifletmeye uğraştım. Boşalmanın mekanik soğukluğu ise miğdemi bulandırdı. Sonuç olarak kriz hafiflemedi fakat dayanma gücüm arttı. Bu sefer ki telkinim geçerli kabul edildi. Akşama doğru kriz bitti fakat ben bir şeye çalışamadım ve sosyal medya kullanmak zorunda kaldım.

Uykuyla ilgili bazı rezervasyonlara gitmem gerek. Beş saat uyku yetersiz ve krizlerime yol açtığını düşünüyorum. Gerek irade gücümde ve gerekse sabahın erken saatlerindeki yalnızlığın verdiği konfordan ötürü ama her şeyden önce uykumu alamadığımda iyi hissetmem de zor oluyor. Artık uyku işini vücudumun kontorlüne bırakıyorum.

On birinci günde tam olarak on saat uyudum ve son iki günün (9-10.) telafisini yaptım. Sabah uyandığımda halsizdim. Yine de ailem uyanmıştı ve krizin beni ele geçirmesine uygun bir ortam yoktu. Fakat öğleye doğru öyle güçlü bir istek vurdu ki dünküne göre biraz daha kısa ama daha güçlüydü. O derece ki beni pornosuz bozmaya teşvik ediyordu. Bozmaya en yakın olduğum gündü fakat dayanma gücümü bu sefer apaçık bir düşünceden aldım. Önceleri pmo'ya bahanem yalnızlık ve kadına olan istencimdi fakat artık bu geçerli bir bahane değildi. Kriz duygusal olarak içime sızamıyordu. Hiçbir faydası olmadığını da biliyordum ve bu da hiçbir karının olmadığı hakikatini görmeme yol açtı. (İroni ile söylersem Orbito Frontal Korteks işini başarıyla tamamladı.) O halde neden canım pmo yapmak istiyordu? İşte tam olarak salt haz için. Evet buydu asıl neden. Her hangi bir tetikleyiciye de bakmamıştım fakat beynimin kendisinin ürettiği uyaranlar beni hazza davet ediyordu. Beynimin ilkel parçaları tamamıyle düşmanım olmuştu. Kendime yabancılaşıyordum. Nasıl oluyorda benim içimde verili olan fakat bana meydan okuyan şeyler her türlü hile ile kontrolü ele geçirip istediklerini alıyorlardı? Bu yabancılaşmamı bir kenara bırakırsak eğer, ben, sadece dopamin için bunu yapmamın hiçbir anlam ifade etmediğini gördüm. İşte keşiflerimden ilki buydu. Sadece ve sadece dopamin için ve ikinci keşfim zihnimin bu madde için imgelem ( imgelemden kastım cinsel hayaller bundan bağımsız olarak birde yalnızlık ve kadınsızlık gibi bahaneleri de işin içerisine katabilecek kadar manipülatör olması) gücümü nasıl oluyorda iradem dışı kullanıyor oluşuydu? Buradan şöyle bir sonuca vardım. Öncelikle bu kriz esnasında hiçbir şeyle ilglenemiyordum. Yani bundan kastım dürtü dışındaki şeylerle ilgilenemeyecek ve harekete geçemeyecek şekilde ketlenmiş olmam ayrıca kendi isteğim dışında davranışa zorlanıyordum. Pmo yapmaya. Çok garip hala şaşkınım açıkçası. "Ne ara olup bitti anlamadım abi ama kendimi pornonun başında buldum." diyen dostlarım işte böyle kontrol ediliyorlar. Bir şeyler bizi kitliyor ve yönlendiriyor. O halde ikincil dürtüler hakkında da fikir sahibi olabilirim. Söz gelimi bir karakter dürtüsü beni uyardıysa veya gün içerisinde bir olay sonucu tetiklendiyse ve harekete geçirildiysem içinde bulunduğum olayın kaygısı bana bazı düşünceleri aynı kadın ve yalnızlık bahsinde olduğu gibi aklıma getirmekte. Oysa bu düşünceler tamamiyle bir duygunun ve dürtünün etkisinde harekete geçirildi ve ben bunu çözmek üzerine bütün beyin parçacıklarımı çözüme odakladım. BDT'cilerin duygusal mantık çıkarması dediği bu bilişsel çarpıtma bizi , bize hissettirdikleri ile ele geçiriyor ve ben tam o esnada bu histen kurtulmak için hedefim olan şeye ulaşmak adına mantığımı kullanıyorum. Mesela bir vpn'in nasıl çalıştığını keşfetmeye uğraşabilim ama mantığımı kullanıyor olmam olay esnasında bir iradem olduğu anlamına gelmiyor. Seri katillerde doğruyu yanlıştan ayıra biliyor, rasyonel akıllarını kullanabiliyorlar ama bu onların tam manası ile irade sahibi olduklarına işaret etmiyor. Bizde doğruyu yanlıştan ayırabiliyoruz ama yine de yapıyoruz. Hatta şöyle diyebilirim ki; şemamızın veya karakter tutkularımızın veya herhangi bir dürtünün tetiklenmesi neticesinde ortaya çıkan regülasyonları engelleyen şeyler karşısında rasyonal gücümüz doğru ve yanlışı harika bir şekilde ayırabilir ve doğru davranışları işleyebiliriz." Her türlü cinsten dürtü değiştirilmesi çok zaman alan ve irade gerektiren bir şeydir. Kolay kolay rehabilite olamazsınız. Her neyse, bu içgörü ve farkındalıklarım bana yardımcı oldu. Sadece hazzın bir anlamı olmaması krizi parçaladı ve rahatladım. Ya bugün bozsaydım? Huzursuzluk her tarafımı ele geçirirdi. İyi ki bozmadım! Beni sırf dopamin için yönlendirmeye çalışan parçacıklarımın manipülasyonlarını önceden engellemiş olmamın (kadın mevzusu ve hiçbir zaman sahip olamayacağım düşüncesi) faydalarını görüyorum.

NOT: Her gün günlük yazmam farkındalığımı daha da arttırıyor. Pmo sürecim hakkında yazacak şeyler arıyorum ve bu beni tetikte tutuyor.
 
Son düzenleme:

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 01/12
Çanlar kimin felâketi için çalıyor?

Bugüne rüyalanma ile uyandım. Demek ki bunca krizin temel nedeni vücudumun spermi atmak istemesiymiş. Acaba cinsel dürtünün kendisinden mi yoksa bağımlılık dürtüleri ile ilgili bir sonuç mu? benim için kavraması zor. Sesim biraz daha kalınlaşmıştı fakat rüyalanma ile bu etkisi geçti ve diğer günlere nazaran zihnimi kontrol etmem daha zordu. Kaygım artmış ve yine yüzüm uyuşuyordu. Bu on iki gün içerisinde psikolojik açıdan zorlandığım en zor gün bugün oldu. Aşırı derecede umutsuzluk ve fizyolojik açıdan beynimin zorlandığını hissediyordum. Bu kadar kaygılı, korku dolu ve utanç verici hayatım hakkında bir karara varmak zorundayım artık. Bu bağımlılıktan kurtulduktan sonra (yani 120 gün sonra) hâlâ içerisinde bulunduğum hâl üzerindeysem yaşamımı sonlandırma konusunda karar alıyorum. Çünkü böylesine rezil bir hayat sürdürülemez. Elimdeki tek anlam ve dayanak noktası olan entelektüel birikim çabalarım dahi bu bağımlılıkla ketleniyor ve ben tekrar tekrar aynı döngüyü yaşıyor ve bir arpa boyu dahi yol katedemiyorum. Gerek aile evinde yaşamam ve kendime ait bir evimin olmaması ve gerek entelektüel birikim yapamamam hayatımı felce uğratıyor. Ayrıca psikolojik sorunlarım -ki hepsinden bahsetmedim- 2024'ün aralık ayı ile çok ileri bir boyuta geldi ve hayatım depresyonla/anksiyete arasına sıkıştı. Özellikle ekonomik sorunlar ve bu noktada özgürlüğümü kazanamamış olmam beni aşırı derecede mental olarak yoruyor. Özgürlüklerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi olan ekonomik özgürlükten yoksun olan birey, gerçek manada sağlığına Türkiye'de kavuşamaz. Bu noktada çok umutsuzum ve ne yapacağımı bilmiyorum. Gerek toplumsal manadaki kaygı ve okblerim ve gerek ekonomik açıdan başarısızlığım akıl sağlığımı her gün eziyor. Bugün katlanılamaz bir hâl aldı. Kararım bu, eğer ki 120 gün sonra hiç olmazsa psikolojik problemlerden büyük oranda arınamazsam hayatıma kesinlikle son vereceğim. İntihar düşünceleri açıkçası ergenliğimden beri hayalini kurduğum rahatlatıcı bir fantezi fakat bir zaman için bu düşünceyi kafamdan attım ve hayatı daha seven birisi haline geldim ve terapötik manada bunun etkisini içime akan tatlı bir su gibi hissettim. Fakat o zaman ki gibi mücadele edecek ruhu kendimde bulamıyorum. Hissettiğim acının hatalı olduğunu biliyorum fakat acımın gerçek olduğunu da biliyorum. Elliot Roger bu adam nasıl 23 yıl dayanmış anlaması güç gerçekten. Bu adamın saldırganca eylemlerini onaylayamam fakat ona merhamet edebilirim. Ben ondan daha erken davranacağım.
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 01/13

Dünün vermiş olduğu rahatlama ile bugün çok daha rahattım. Gerilim azaldığı için daha motiveydim. Üç buçuk saat çalışabildim ve İngilizce çalışırken daha iyi anlayabiliyordum. Bunlar umut verici gelişmeler fakat odak hala bir problem. Tabii dışarıda kadınlara gözüm kaydığı zaman tekrar tetikleniyor gibi oldu ama çarçabuk unuttum. Bazen, ilerleyen zamanlarda nasıl dayanacağım, dediğim oluyor fakat şu an için iyiyim. Yıllar içerisinde ara sıra bu soruyu kendime sormuşumdur ve bedenim bunu max nereye kadar kaldırabilir diye düşünmüşümdür ve her şey benim için daha kötü olmuştu. Şimdi ise para ve yalnız başıma yaşayableceğim bir hayatın olmaması bu ihtiyaçlarımın karşılanamıyor olması beni çok yoruyor. Nereye kadar bu çile?!
 

Göz Çatlağı

Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2025
Mesajlar
20
Tepki puanı
10
Puanları
3
Gün 01/14-15-16-17

Bugünlerde ilk üç gününde kriz yoktu fakat çok fazla can sıkıntısı ve halsizlik vardı. Artık doğru dürüst uyuyamıyorum ve bu beni aşırı sinir ediyordu. Saat dörtte yattım ve 17.günümün sabahı relapse oldum. Yine de orgazım olmadım ama prn seyrettim. Bu da beni chaser'a soktu. Sürecimi sıfırlıyorm ve baştan başlıyorum.

Neden bozdum?
1-) Can sıkıntısı.
2-) Bağımlılıktan hiçbir zaman kurtulamayacağım kaygısı.
3-) Bir türlü çalışma rutinimi oturtamamam.
4-) Sosyal medyaya yüklenmem.
5-) Krizlere dayanmanın acı verici olması.

Açıkçası pmo'yu bırakmadığım müddetçe bu devam edecek. Fakat hala hiçbir şey yapasım yok ve sinirliyim. Bilmiyorum nasıl bir önlem almalıyım. Dışarıya çıkıp dolanmak iyi gelecektir. Gereksiz telefon kullanımını da sonlandırmalıyım.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Üst